22 Kasım 2013 Cuma

İsa Peygamber: Hekim ve Gıda Mühendisi






ÖZET :
Yazıda; Esseni cemaati hakkında bilgiler, Kumran okulunun özellikleri, yazıtların içeriği, Hristiyanlığın Essenilerle olan yakınlığı ve yazıtların bazı Kuran ayetleri ile olan bağlantısı üzerinde durulmuştur. Yazıtların; Maide, Al-i İmran, Meryem, Mü'minun, Saff, Nisa ve Tevbe suresindeki bazı kıssa ve bazı kavramların anlaşılmasındaki önemi gözler önüne serilmiştir.


Essenilerin tıp konusundaki bilgileri ve İsa peygamberin hekimliği, ilaç yapımı, gıdaların uzun süre saklanması gibi konularda bilgi verilmektedir.



KUMRAN YAZITLARI NEDEN ÖNEMLİ ?


Khirbet Kumran adıyla bilinen Kumran harabeleri; günümüzde, Filistin'in Batı Şeria bölgesinde yer almaktadır. Lut Gölü'nün kuzeybatı kıyısında, Eriha'nın (Jericho) 13 km güneyinde ve Kudüs'ün yaklaşık olarak 40 km doğusundadır.
1947 yılında Kumran Harabeleri'nde “Ölü Deniz El Yazmaları” diye bilinen tomarlar bulunmuştur. Çömlekten kapların içerisine saklanmış keçi derisinden (parşömen) ve papirüsten mamul on binlerce yazılı tomarın bulunuşu, hem Yahudilik hem de Hristiyanlık tarihinin pek fazla bilinmeyen döneminin anlaşılması ve aydınlatılması bakımından çok önemli bir keşif olarak kabul edilmiştir.
Şu ana kadar açıklanan yazıtların içerikleri başlıca; Cemaat kuralları, ilahiler ve şiirler, takvimler, liturjiler (ayinlerde usul ve sıra), dualar, tarih ve kıyamet yazını, bilgelik yazını, tefsir, kutsal kitap temelli apokrifal (kayıp kitaplar) eserler, olarak sıralanmaktadır.
Bu metinler içerisinde, papiroloji uzmanı bir Cizvit (İsa Derneği denilen bir Hristiyan derneğinin üyesi) olan Joseph O'Callaghan'ın incelediği 7 numaralı (7Q5) mağarada, tarihlendirilmesi M.S. 50 yılından sonra olmadığı kesin olan Grekçe bir fragman bulunmuştur. Bu fragmandaki yazının, yapılan araştırmalar sonucunda Markos İncili'nin 6/52-53 cümleleri olduğu ortaya konmuştur ki, bu durum Esseniler'in sadece Yahudi kutsal kitaplarını değil, aynı zamanda İncil metinlerini de okuduklarını göstermektedir. Bununla beraber, daha henüz Kumran'dan çıkarılan metinlerin tamamı yayınlanmamıştır.1 Yazıtların tamamı açıklandığında çok önemli bilgilere ulaşılacaktır.
Ölü Deniz Parşömenleri (Kumran Yazıtları); Yahudiler ve Hristiyanlar kadar, biz Müslümanlar açısından da son derece önemlidir. Yazıtlar; Kuran'da bulunan bazı kıssalarda (Meryem, İsa, Zekeriya, Yahya ve İbrahim kıssası) doksanın üzerinde ayetle doğrudan ilgilidir. Bunun yanında Kur'an'da geçen beş kavramla direk ilişkilidir. (Rabb'in hizmetine çocuk adanması, Sofra ve Bayram, Yüksek Mevki, Havari ve Mesih)




1- KUMRAN YAZITLARI ve ESSENİLER

1.1- KUMRAN
İsrail Krallığı yıkıldıktan sonra on iki kabile dağılmış (M.Ö. 720), kabilelerin bir bölümü Pers tarafında bir bölümü de Mısır tarafında kalmıştır. Sürgün yıllarında Musevi dini kuzeyde Zerdüşt ve Sümer, güneyde ise Mısır ve Helen etkisiyle değişikliğe uğramıştır. M.Ö. 3. yüzyılın başlarında Yunanlılar ve Mısır Yahudileri İskenderiye okulunu kurmuşlardır. Düşünceleri Helen ve Mısır doktrinleriyle bir senteze gitmiştir. Böylelikle Musevilikte iki ana eksen ortaya çıkmıştır: Filistin Okulu ve İskenderiye Okulu.

Mısır Yahudilerinden olan Esseniler, Yasa'ya bağlı kalınması gerektiğini savunuyorlar, bu yüzden diğer Mısır Yahudilerinden farklı düşünüyorlardı. Daha sonra İskenderiye Okulundan bir grup Esseni ayrılarak Lut Gölü kenarında Kumran bölgesine yerleşmişlerdir. Böylelikle ikinci tapınak çağının son iki yüzyılına (M.Ö. 150 – M.S. 70) kadar varlıklarını sürdürecek olan cemaat, Kumran bölgesine 150-200 kişi ile yerleşmişler (bazı kaynaklara göre sayıları 400 kişidir.), zamanla sayıları artarak; M.S. 1. yüzyıla gelindiğinde ise nüfus dört bini biraz geçmiştir.
Tüm birikimlerini özellikle de; ekol olan Mısır Tıbbının tüm birikimlerini beraberinde getirmişler ve bulundukları coğrafyada iki yüz yıldan fazla bir süre yaşatmışlardır.
Kumran harabeleri; yapılan arkeolojik kazı çalışmalarından elde edilen bulgulara göre; içerisinde Tevrat ve bazı İncil nüshalarının yazılarak çoğaltıldığı yazıhaneler, kütüphane, hamam, dört büyük yedi küçük sarnıç, değirmen, fırın, çömlek imalathanesi, karantina ve hasta tedavi ünitelerinden oluşmaktadır.
M.S. 66-73 I. Roma-Yahudi savaşları sırasında, Romalılar M.S. 67 yılında kuzeydeki Gamla'ya (Golan tepeleri) ve M.S. 70 yılında Kudüs'e saldırınca Esseniler, yazıtlarını korumak için bulundukları yerin yakınlarındaki mağaralara çömlekler içerisinde saklamışlardır. Daha sonra Romalılar tarafından Kumran tahrip edilmiştir. Bu yazıtlar da tesadüf eseri 1947 yılında buluncaya kadar bu mağaralarda kalmışlardır. Yazıtlar sitenin etrafına dağılmış olan 11 adet mağarada bulunmuştur.

Romalı Coğrafyacı ve doğa bilimcisi Pliny (Ö. M.S. 79): Pliny'in ''Tabi Tarih' adlı eserinde isiyim den bahsetmektedir(Esseni, İsiyim kelimesinin çoğuludur). M.S 70'de sona eren Yahudi Savaşları sırasında Titus'a refakat ettiği iddia edilen yazar, İbraniler'in Tuz Denizi, batılıların Ölü Deniz dedikleri Lut Gölünden bahsederken şöyle demektedir: İsiyim, Deniz'in batısında, kendileri ile sahil bölgesi arasında biraz mesafe bırakmışlar, bunların kendilerine has müstesna bir durumları vardır; kadınsız, parasız, hurma ağaçları altında yaşamaktadırlar.
Josephus'un bu mezhebin M.Ö. 146 yılında Peruşim ve Sadukim ile beraber varlığını bildirmesi ve Pliny'nin de yerlerini söylemesi, diğer etraftan Kumran mağaralarında bulunan ve M.Ö 150 ile M.S 50 yılları arasında tarihlenen yazıtlarda adı geçen mezhebin İsiyim olduğuna şüphe bırakmamaktadır. Josephus'un aynı yerde anlattığına göre, mezhep, meşhur I. Aristobulos (M.Ö.104)'un zamanında M.S. 66-70 yıllarındaki Yahudi Savaşları'na kadar faaliyet göstermiş, dağılmaya zorlanması ile ortadan kalkmıştır.



Meryem Oğlu İsa Zamanında Belli Başlı Yahudi Cemaatleri

Ferisiler; İtikadi olarak “Ahd-i Atik” diye adlandırılan yazılı Tevrat’a inandıkları gibi Musa’dan sonra nesilden nesile sözlü olarak gelen ve Yahudi itikadının temellerinden sayılacak, Yahudi din adamlarının hekimane sözlerini içeren sözlü Tevrat’a (Telmud’ta) inanmaktadırlar.
İnsanın iradesi konusunda orta yolu seçen bu fırka, meleklerin, cinlerin varlığına, kıyamete, ilahi adalete de inanmaktadırlar. Tanrı’nın egemenliğinin yakın olduğunu düşünüyorlardı. İbadete önem veriyorlardı. Tevrat hakkında en geniş araştırmayı yapan Ferisiler, Tevratın bir harfinin dahi değiştirilmediğini, eksiltip artırılmadığını iddia etmektedirler. Her harfinin ve kelimesinin sırlarla dolu olduğunu savunuyorlar. Babil esirliğinden dönüp Filistin bölgesine döndükleri zamandan uzun bir zamana kadar İsrailoğulları’nın önderliğini yapmış, Süleyman mabedinin hakimiyetini ellerinde bulundurmuşlardır. Müjdelenen kurtarıcı Mesih'e en fazla muhalefet eden fırka Ferisilerdir ve isimleri daha sonraları yazılan İncillerde geçmektedir.

Sadukiler; Tanrı'nın Dünya'yı yaratıp sonra, kendi haline bıraktığına inanırlardı. Ferisiliğe karşıdır. Yahudi aristokrasisini temsil eder, ruhun ölümsüzlüğüne, öldükten sonra dirilmeye ve meleklere inanmazlar. Yazılı metinlere inanırlar, nakli yani sözlü inançlara karşı çıkarlar.
Sadukiler’in muhafazakar görüşleri sadece din alanında değil, aynı zamanda siyasal alanda da kendini gösterir. Mesih düşüncesine karşı olmamalarına rağmen Sadukiler toplumsal huzursuzluk yaratabilecek her türlü olaya karşı çıkmışlardır.

Sadukiler ibadetten çok nezir ve kurbanlara önem veriyorlar, örf ve ananelerini yaşatmaya daha fazla önem veriyorlardı. Süleyman mabedinin kahinlerinin çoğunu Sadukiler oluşturuyordu. Roma İmparatorluğu’nun valileriyle ilişkileri iyi olan Sadukiler, dedelerinin dinine bağlı kalmayı savunuyor, Ferisilerin Tevrat ve din hakkındaki yorum ve tefsirlerini kabul etmiyorlardı.
İtikadi olarak Allah’ın cisim olduğuna inanıyor, Allah’a kesilen kurbanların ülkeye hakim krala sunulan hediye gibi görüyorlardı. Nefsin mücerretliğini(ruhun yalınlığını) ve kıyameti inkar ediyor, yapılan iyilik ve kötülüğün karşılığının bu dünyada verileceğini söylüyor ve insan iradesinin mutlak olduğuna inanıyorlardı. Sadukiler de Ferisiler gibi Meryem oğlu İsa dünyaya gelmeden önce ve geldikten sonra muhalefet ve düşmanlık etmişlerdi.

Zelotlar; Ferisiler’e yakın olan Zelotlar, geleneksel kurallara uymaları, dine bağlılıkları, Mesih beklentileri ve milliyetçilikleri ile Ferisiler’e benzerlik gösteriyorlar.
Son olarak Esseniler sayılabilir.



1.2- ESSENİLER (ESSENES, İSİYİM)
Essen kelimesinin kökeni İbranice olmayıp; Yunancada Essaioi ya da Essenio; Latincede Esseni kelimelerinden türediği düşünülmektedir.
Kelime “Değerli” ya da “İyi Eden” -ruhun ve bedenin iyi edilmesi – anlamına gelir. İkinci anlam Yunanca “Therapeutae” terimiyle de ilişkilendirilir. Bu da Terapistler” anlamına geldiği kadar Tanrı’nın Doktorları” (Medici Dei) anlamına da gelmektedir.
İskenderiye'li Philo'ya göre; Yunanca “mukaddes, aziz” anlamına gelen “Oseeos” kelimesinden gelir. Philo; Essenilere benzeyen münzevi, Mısırlı-Yahudi toplumu bu isimle adlandırmıştı.
Esseni sözcüğünün kökeni hakkında diğer bir görüş, Aramice Hase (aziz, saf) sözcüğünden türediğidir. Geza Vermes’e göre, Esseni ismi Sami dilinde tabipler anlamına gelen Assayya sözcüğünden türemiştir. Zira bir görevleri de fiziksel ve ruhsal hastalıkları tedavi etmekti.

Essenilerin kuralları ve yaşantıları hakkında kısaca bilgi verecek olursak:
Cemaatin kuralları oldukça katıdır. Kuralların ihlalleri söz konusu olduğunda suçun derecesine bağlı olarak; kesin ihraçtan başlayan, bir ya da iki yıllık uzaklaştırmaları uygulanır. Ceza alan kişiler cemaat üyeleri tarafından da dışlanır.
Zenginleri aşağı görürler, mezhebe giren kişi bütün servetini diğerleri ile eşit şekilde paylaşır. Hepsi bir şehirde değildir, her yerde bir kaçı birleşip hemen bir koloni meydana getirirler. Seyahate çıktıklarında yanlarına hiçbir şey almazlar. Her şehirde teşkilatın bir görevlisi bilhassa misafirlerin giyim ve diğer ihtiyaçlarını karşılamakla sorumludur. Elbise ve ayakkabı giyilmeyecek kadar eskimeden çıkarıp atmazlar. Aralarında asla alış veriş yapmazlar, ihtiyacı olan bulunandan istediği kadar alabilir.
Gecenin üçte birini Kitab'ı okumak, Yasa'yı çalışmak ve dua etmek için bir araya gelirlerdi. Cumartesini tamamen tatil sayar o günü tefekkür ve Tevrat’ı mütalaa ederek geçirirlerdi.
Güneş doğmadan dünyevi kelam etmeyip, sanki güneşin doğması için yalvarıyor muşcasına kadim dualar okurlar. Bu duadan sonra herkes kendi işinin başına döner, ara vermeden, yaklaşık sabahın 11'ine kadar çalışırlar, beli bağlı beyaz keten elbiseler içinde, aynı yerde tekrar toplanırlar, o halde iken soğuk su ile yıkanırlar. Bu temizlenmeden sonra, yalnız kendi inançlarından olanlara özel bir binaya girerler.
Yemek zamanı fırıncı herkese bir somun dağıtır, herkes bir çanak yiyecek alır. Yemekten önce birisi dua okur, duadan önce yemeği yemek yasaktır, yemeği de bir dua takip eder, başta ve sonda, hayat veren Allah'a şükredilir. Yemekten sonra, biraz dinlenip sonra akşama kadar yeniden çalışmaya girişirler. Akşam yemeği de aynı şekilde olur, varsa misafirler de sofraya alınır, konuşmalarda sıraya uyulur.
Faziletleri : ''Kendilerini bağladıkları iki şey vardır: Yardım ve şefkat, Yardıma muhtaç herkesin yardımına koşmak isterler. Cemaatte kardeşlik esastır. Kızgınlık ve öfkelerine hakim olurlar, yemin etmekten sakınırlar. Kendisine inanılmayan kimselerin Allah'ı şahit göstermesini çirkin gördüklerinden yemin etmeyi, yalan söylemekten kötü sayarlar. Beden ve ruh münasebetlerinden bahseden eski kitaplara üstün bir ilgi gösterirler. Buralardan, hastalıklardan korunmayı, tedavi yollarını ve taşların şifalarını öğrenirler.''
Mezhebe Giriş : ''Mezhebe girmek isteyenler derhal kabul edilmezler. Aday bir yıl bekler. Aynı tarzda hayat yaşaması teklifinde bulunurlar. Kendisine bir balta, peştamal ve bir beyaz elbise verilir. Bu süre içinde yeterliliğini ispat eden aday, biraz daha kendilerine yaklaştırılır, temizlik yıkanmasına iştirak ettirilir, fakat henüz tamamen kabul edilmiş değildir. Yeterliliğini ispattan sonra iki yıl kontrol altında tutulur, eğer bunda iyi not almışsa gruba girer.''
Kurtarıcı (Messianic) Kural daha düzensizdir. Buna göre cemaate katılım, eğitimle geçen çocukluk ve gençlik yıllarının doruk noktasıdır. Çocuk on yaşına basmadan seneler önce Kutsal Kitap ve “Antlaşmanın İlkeleri”ni öğrenmeye başlar; yasa maddeleriyle ilgili öğrenim bundan sonraki on sene boyunca devam ederdi. Kişi ancak yirmi yaşına geldiğinde cemaate katılmaya hazır olurdu:2-3
And : Mezhebe kabul edilen kimse, müşterek yemeğe el sürmeden, kardeşleri huzurunda dini and içer. Önce Allah'a karşı sadakatle hizmet edeceğine, sonra insanlara karşı adaleti gözeteceğine, hiç kimseye ne kendi arzusu ve ne de başkasının emri ile fenalık etmeyeceğine, kötülükten nefret edip hep beraber adalet için mücadele edeceğine yemin eder. Herkese daima doğru davranacağına, Allah rızası olmaksızın, sırf iktidar uğruna kimse ile mücadele etmeyeceğine, ödevinde uygunsuzluk yapmayacağına, giyiminde ihtişam ve gösterişe kaçmayacağına yemin eder. Daima gerçeği sevip yalancıları reddedeceğine, ellerini hırsızlıktan, ruhunu kötü kazançlardan uzak tutacağına, mezhep mensuplarından hiç bir şey gizlemeyip, ölüm, tehdit ve baskı da olsa dışarıdakilere hiçbir şey açıklamayacağına yemin eder.
Kehanetleri : Aralarında bazıları kendilerini kutsal kitapları, peygamberlerin sözlerini incelemeye vermişlerdir. Bunlar gelecek hakkında bazı kehanetlerde bulunur ve nadiren yanılırlar.
Evlilik Nizamı : Esseniler evlenmeyi hor görürler, fakat yetiştirmek için başkalarının çocukları ile ilgilenirler, onları kendilerine akraba sayarlar, bu çocukları kendi adetleri üzere yetiştirmek isterlerYirmi yaşından sonra üyeler hemen evlenirlerdi. Kadınları üç ay süresince gözlem altında tutarlar, üç defa aybaşı halinden kurtulduklarını ve böylece çocuk yapmaya muktedir olduklarını görüp sonra evlenirler. Kadınlar hamile kaldıklarında cinsi temasta bulunmazlar, böylece zevk için değil, çocuk doğması zorunluluğu sebebi ile evlendiklerini göstermiş olurlar.
Kumran Yazıtlarındaki “Cemaat Tüzüğü”nde kadın ve çocuk terbiyesi ile ilgili kurallar anlatılır. Kilise tarafından bekar olduğu iddia edilen İsa, evlilik hakkında Matta İncili’nde şöyle demiştir;
İsa şu karşılığı verdi: “Kutsal yazıları okumadınız mı? Yaradan başlangıçtan İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı ve şöyle dedi: “Bu nedenle adam annesini ve babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.” (Matta 19:4-5)

Mesih inancı önemli bir yer tutmaktadır. Tesniye'de (Yasa'nın Tekrarı 18:18) geçen ''Onlar için kardeşleri arasında senin gibi bir peygamber çıkaracağım, sözlerimi onun ağzına koyacağım ve ona emredeceğim, her şeyi onlara söyleyecek.'' emrinden hareketle bu konu üzerinde çok dururlar. İfadelerinden Mesih'i her an bekler gibi bir durumları vardır.
Esseniler, Yahudi halkına benzer bir biçimde iki gruba ayrılırlardı; Cemaat ve Kahinler. Kahinler en üst seviyede yer alırlardı. Cemaat kendi aralarında on iki kabileye bölünmüş ve iki ana gruba ayrılmıştı: ‘Bekar Kardeşlik’ ya da ‘Mutlak Kutsallığın Adamları’ ve diğeri ‘Cemaat Kurulu’ ya da ‘Yasa’nın Adamları’. Bekar Kardeşlik grubu toprakla uğraşır, çanak çömlek yapar, hayvan postu işler ve Kutsal Kitabı çoğaltırlardı. Bu konuda Esseniler o kadar titizdiler ki; çoğalttıkları metinlerin ilk önce harflerini sayıyorlardı. Kopya edip çoğalttıkları metinlerde bir harf bile eksik ya da fazla sayıda çıksa bu kopyaları yok edip tekrar yazıyorlardı.
Esseniler hakkında bize bilgi verenlerin başında M.S. 37-95 yılları arasında yaşayan Flavius Josephus ve M.Ö. I. yüzyılda yaşamış olan İskenderiyeli Philon gelir. Flavius Josephus, özellikle Yahudi Savaşı adlı eserinde Essenileri oldukça iyi tanıtmış ve bu eserinde "Bitkilerin ve minerallerin bilinmeyen niteliklerini konu edinmiş olan bazı kitapları, büyük bir titizlikle incelemekteydiler..." demiştir.
İskenderiyeli Philon ise Essenilerden şöyle söz etmektedir: "Onlar Tanrı'ya büyük bir saygıyla hizmet ederler; bu hizmeti, ona kurbanlar sunarak değil fakat onu ruhen ululayarak yerine getirirler. Onlar şehirden uzakta yaşamakta ve kendilerini barış ve sessizlik sanatına vermektedirler. Aralarında bir tek köleye dahi rastlamak mümkün değildir; hepsi özgürdür ve birbirleri için çalışmaktadırlar." Bu kitaplardaki bilgiler dikkat çekici bir şekilde Ölü Deniz Yazmaları'nda da bulunmaktadır.
Mısır'dan, Horeb tepesine (Sina yarımadası) ve Filistin'e kadar olan geniş alanda küçük gruplar halinde yaşamakta olan Esseniler, birbirlerine karşı büyük bir misafirperverlik gösterirlerdi. Şehirden şehire yolculuk yapmış olan İsa ve havarileri, işte bu nedenle kendilerine her zaman sığınacak güvenli bir yer bulabilmişlerdir.




ESSENİLER ile İLK HRİSTİYAN KİLİSESİ ARASINDAKİ BENZERLİKLER

1- Filistin'de ki ilk Hristiyanlar ile bu mezhep mensupları topluluklarını aynı kelime ile adlandırmaktadırlar: Eda (Topluluk)
2- Mezhebi idare eden on iki kişilik idareci grubu ile, on iki havari arasında benzerlik vardır.
3- On iki kişilik idarecinin üçü daha yüksek mevki sahibidir; bu kilisenin üç direği Yakob, Kifas ve Yohanna'yı hatırlatmaktadır.
4- Mezhepte düzenli bir teşkilat halinde Mevakrim (müfettişler) vardır ki bu, Hristiyanlıktaki Piskoposların (Bishop) karşılığıdır.
5- Mezhep mensupları kendilerini ''Çölde yol hazırlayanlar'' diye tarif ederler ki aynı kelimeleri Vaftizci Yahya'da Ahd-i Atik'den alarak kendi vazifesini tarif ederken kullanmıştır.
6- Bu güne kadar Yunanca metinler halinde ulaşan ilk Kilisenin apostolik kuruluşuna ait dokümanlar tekrar İbrani veya Arami dillerine tercüme edilecek olursa ifadeler arasında büyük benzerlikler ortaya çıkmaktadır.
7- Her ikisinde de Mesih inancı vardır
8- Essenilerde yemeklerden önce yapılan su ile arınma ve Hristiyanlıkta Vaftiz ritüelinin olması
9- Essenilerde yemeğin ve şarabın kutsanması, Hristiyanlıkta da benzer ritüel bulunmaktadır.
10- Essenilerdeki bekar kardeşliği ile Hristiyanlıkta bazı rahiplerin evlenmemeleri arasında benzerlik dikkat çekici.

Yazıtların incelenmesinden sonra Hristiyan aleminde; Essenilerin Hristiyanlığın ilk temsilcileri olduğu ve Hristiyanlığı etkilediği görüşü ağır basmıştır. Bazı uzmanlar, Hristiyanlığın aslında Yahudiliğin bir kolu olduğunu; hatta Zekeriya, Yahya ve İsa peygamberin Esseni olduğunu ileri sürmüştür.





2- KUMRAN YAZITLARININ, KUR'AN AYETLERİ İLE OLAN İLGİSİ



Kumran'ın Coğrafi Konumu:

Koordinatlar: 31° 44' 30.02" N 35° 27' 31.85" E

    Kumran harabeleri; günümüzde, Filistin'in Batı Şeria bölgesinde yer almaktadır Lut Gölü'nün kuzeybatı kıyısında, Eriha'nın (Jericho) 13 km güneyinde ve Kudüs'ün yaklaşık olarak 40 km doğusundadır.
Kumran, Lut Gölüne hakim yüksek bir tepede bulunmaktadır. Harabelerin hemen batısından Kumran nehri geçmektedir. Kumran nehri; Kudüs'ten gelerek Lut Gölüne dökülen Kidron nehrinin bir koludur.
Esseniler, Kumran Nehrinde bent inşa etmişler, bu bente bağlanmış kanallardan oluşan bir su sistemi kurmuşlardır. Bu su sistemi, günümüzde arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkarılmış durumdadır. Su sistemi sayesinde bu suyu hem sitelerinde kullanmışlar hem de Kumran'ın güneyindeki Ein Feshkha (Einot Tzukim) bölgesinde kurdukları; üzüm, hurma, incir, nar, zeytin vs. bahçelerine kadar ulaştırarak yoğun tarımsal faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Ein Feshkha Kumran'ın hemen güneyinde, Lut Gölü ile yüksek tepelerin arasında kalan sahil şeridinde yer alır. 




Kumran (Lut Gölünün kuzey batısı) ve Kumran Nehri 




Kumran, arka planda Ain Feshkha ve Lut Gölü



Kumran Harabeleri ve Lut Gölü 


Kumran nehir yatağı, 4 ve 5 numaralı mağara 


Kumran Okulu yüksekçe bir tepede bulunuyor






2.1- Meryem ve İsa'nın; Suyu Olan, Yüksekçe Bir Yere Yerleşmesi
Kuran ayetleri incelendiğinde; Meryem ve İsa'nın yaşamının bir kısmını Kumran'da geçirdikleri görülecektir. Bu görüş, bilimsel verilerle de uyumludur. Şöyle ki;
Meryem ve oğlunun, Kumran bölgesindeki harabelerde ikamet ettikleri, dahası İsa'nın 18 yılını Kumran kütüphanesinde geçirdiği bilim adamları tarafından ispatlanmıştır. 4

Kumran harabeleri; Lut Gölüne bakan yüksekçe bir tepede ve yanında da kuru akarsu yatağı bulunmaktadır. 5

Meryem'i, doğum sancısı tuttuğu, zor ve sıkıntılı günler geçirdiğinde Rabbimiz; Meryem ve İsa'yı, akar suyu olan, yüksek ve meskun bir yere yerleştirerek, Zekeriya peygamberin gözetimine vermiş, böylece onun sıkıntılarını gidermiştir. Artık Meryem, rükû eden erkeklerle beraber rükû etmektedir.
Tarihi, coğrafi ve arkeolojik verilerin, Kuran'ın ilgili ayetleri karşılaştırıldığında tam bir uyumun olduğu; dolayısıyla, Meryem ve İsa'nın bir süre Kumran'da yaşadıkları sonucuna ulaşılmaktadır.

Ayetler:


Meryem Suresi:
16Kitap'ta Meryem'i de an! Hani o, ailesinden/yakınlarından ayrılarak doğu tarafında bir yere kaçıp gitmişti.
17Sonra ailesiyle/yakınlarıyla kendisi arasına bir perde edinmişti de Biz ona ruhumuzu/ilâhî mesajımızı gönderdik, sonra ruhumuzu/mesajlarımızı getiren elçi, Meryem'e mükemmel bir beşerî örnek verdi.
18Meryem: “Ben senden Rahman’a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] sığınırım. Eğer sen Allah'ın koruması altına girmiş birisi/takî isen...” dedi.
19Elçi/Zekeriya “Ben sadece, sana tertemiz bir delikanlı bağışlamam/bağışlamak için, Rabbinin elçisiyim” dedi.
20Meryem: “Benim nasıl delikanlım olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamıştır. Ben bir yasa tanımaz/iffetsiz biri de değilim” dedi.
21Elçi: “Öyledir! Rabbin buyurdu ki: Babasız çocuk vermek, Bana pek kolaydır. Hem Biz onu nezdimizden insanlara bir alâmet/gösterge ve rahmet yapacağız.” Ve o gerçekleştirilmiş bir iş oldu.
22Sonunda Meryem/delikanlıya gebe kaldı. Sonra da onunla uzak bir yere kaçtı gitti.
23Sonra doğum sancısı onu bir hurma dalına tutunup dayanmaya zorladı. “Keşke bundan önce ölseydim ve büsbütün unutulan biri olsaydım!” dedi.
24-26Sonra ona; Meryem´e aşağısındaki kişi; Zekeriya seslendi: "Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir su arkı akıttı. Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine olgunlaşmış taze hurmalar düşsün. Sonra ye-iç, gözün aydın olsun. Sonra eğer beşerden birini görürsen, `Ben Rahman’a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] bir oruç adadım, onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım´ de."
27-28Sonra Meryem, çocuğunu yüklenerek toplumuna getirdi. Toplumu dediler ki: "Ey Meryem! Doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın. Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kişi değildi, annen de yasa tanımaz/iffetsiz bir kadın değildi."
29Bunun üzerine Meryem ona; doğum anında aşağısında bulunan kişiye; Zekeriya´ya işaret etti, ondan gelişmeleri açıklamasını istedi. Zekeriya, Meryem´in zina etmeden çocuğu doğurduğuna kefil olup çocuğun mabette yetiştirilmesini istedi. Onlar, "Biz, yüksek mevkide olan kişiler, henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyleriz/yüksek mevkide olan kişiler henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyler?" dediler.
34İşte bu, hak söze göre, hakkında ihtilâf edip durdukları, "30Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitabı verdi ve beni bir peygamber yaptı. 31Beni, ben nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe bana salâtı [mali yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı] ve zekâtı/vergiyi yükümlülük olarak ulaştırdı. 32Ve beni, anneme iyi davranan bir kimse yaptı. Ve beni bir zorba, mutsuz biri yapmadı. 33Ve doğurulduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden diriltileceğim gün, selâm benim üzerimedir. 36Ve şüphesiz Allah benim Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O hâlde O'na kulluk edin, işte bu, dosdoğru yoldur" 34diyen Meryem oğlu İsa'dır.

Al-i İmran Suresi
35Hani bir zaman İmran'ın karısı: “Rabbim! Kesinlikle ben, karnımdakini tam hür olarak senin için adadım. Sen de benden kabul et, şüphesiz Sen en iyi işitensin, en iyi bilensin” demişti.
36Onu doğurunca da: “Rabbim, şüphesiz ben, onu kız doğurdum; - Hâlbuki Allah onun doğurduğu şeyi daha iyi bilir- erkek, kız gibi değildir. Ve şüphesiz ona Meryem adını verdim. Ve şüphesiz ben, onu ve soyunu şeytan-ı racimden; kovulmuş/ katil, asılsız söz ve düşünce üreten, karanlığa taş atan şeytandan sana sığındırırım” dedi.
37Bunun üzerine Rabbi Meryem'i güzel bir kabul ile kabul etti. Ve onu güzel bir bitki olarak bitirdi. Ve ona Zekeriya’yı kefil kıldı. Zekeriya ne zaman onun üzerine/özel odaya girse, onun yanında bir rızık bulurdu. Zekeriya, “Ey Meryem! Bu sana nereden?” dedi. Meryem de: “O, Allah katındandır” dedi. Şüphesiz Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.
42,43Ve hani haberci ayetler. “Ey Meryem! Şüphesiz Allah seni seçti, seni tertemiz biri yaptı ve seni âlemlerin kadınlarına seçti. Ey Meryem! Rabbine saygılı ol, O'na boyun eğip teslimiyet göster ve Allah'ı birleyen erkeklerle beraber sen de Allah'ı birle!demişlerdi.

Mü'minun Suresi
50Ve Biz, Meryem'in oğlunu ve İsa'nın annesini bir alâmet/gösterge yaptık ve ikisini, yerleşmeye uygun, suyu olan bir tepeye yerleştirdik.



2.2- Rabb'in Hizmetine Çocuk Adanması
Rabbin hizmetine çocuk adanması; Esseni cemaatinde uygulanan ve cemaatin en önemli özelliğidir. Kaynaklarda, diğer Yahudi cemaatlerinde böyle bir uygulamadan söz edilmez(2 ve 3 nolu dipnot). Meryem'in daha ana karnındayken “Rabbin hizmetine adandığını” Al-i İmran 35. ayetten anlıyoruz. “Hani İmran’ın karısı: -Rabbim karnımda olanı sadece Sana hizmet etmek üzere adadım, benden kabul buyur. Şüphesiz Sen, hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin demişti.”
İsa'nın da daha çocukken Rabbin hizmetine adandığını, uzun yıllar mabette kalarak yüksek mevkiye çıktığını, Allah'ın; kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettiğini, hukuki, dini ve tıbbi bilgilenmesini tamamladığını, anadan doğma körleri ve alaca-sedef-cüzzam hastalığını(Al-i İmran 49); körü ve abraş-cüzzam hastalığını tedavi edecek kadar tıp eğitimi aldığını; elçi olduktan sonra da manen ölmüşleri/ölmüş inançları dirilttiğini, ayetlerden anlıyoruz.(Maide 110)

Ayetler:
Al-i İmran Suresi
35Hani bir zaman İmran'ın karısı: “Rabbim! Kesinlikle ben, karnımdakini tam hür olarak senin için adadım. Sen de benden kabul et, şüphesiz Sen en iyi işitensin, en iyi bilensin” demişti.
36Onu doğurunca da: “Rabbim, şüphesiz ben, onu kız doğurdum; - Hâlbuki Allah onun doğurduğu şeyi daha iyi bilir- erkek, kız gibi değildir. Ve şüphesiz ona Meryem adını verdim. Ve şüphesiz ben, onu ve soyunu şeytan-ı racimden; kovulmuş/ katil, asılsız söz ve düşünce üreten, karanlığa taş atan şeytandan sana sığındırırım” dedi.
37Bunun üzerine Rabbi Meryem'i güzel bir kabul ile kabul etti. Ve onu güzel bir bitki olarak bitirdi. Ve ona Zekeriya’yı kefil kıldı. Zekeriya ne zaman onun üzerine/özel odaya girse, onun yanında bir rızık bulurdu. Zekeriya, “Ey Meryem! Bu sana nereden?” dedi. Meryem de: “O, Allah katındandır” dedi. Şüphesiz Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.

Mü'minun Suresi
50Ve Biz, Meryem'in oğlunu ve İsa'nın annesini bir alâmet/gösterge yaptık ve ikisini, yerleşmeye uygun, suyu olan bir tepeye yerleştirdik.

Meryem Suresi 12. ayette; “Ey Yahya, kitaba kuvvetle sarıl. Ona daha çocukluğunda hikmet vermiştik.” ifadesinden de, Yahya'nın da; aynen Meryem ve İsa kıssasında olduğu gibi Rabbin hizmetine adandığını düşünebiliriz.
Bu durum İncil'de de benzer ifadelerle yer almaktadır. “Çocuk büyüyor, ruhsal yönden güçleniyordu. İsrail halkına görüneceği güne dek ıssız yerlerde yaşadı.” (Luka 1/80)



2.3- Sofra ve Bayram
Esseniler'de yemek, bir ibadet seremonisi içinde gerçekleştirilirdi. Çünkü, onlara göre, açılan sofra ahirette Mesih ile birlikte yapılacak şölenin(bayramın) temsili idi. Bu yüzden, ahiretteki sofrada yer alabilmek için kendilerini arıtmaya önem verdikleri anlaşılmaktadır.

Maide suresi 114-115. ayetinde sofrayı, İsrailoğulları içerisinde havarilerin istemesi ve Al-i İmran 37 de Meryem'in, yanında bulunan yiyeceklere; “O, Allah katındandır” demesi de dikkat çekicidir.
Ayetler:
Maide
112Hani havariler: “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?demişlerdi. İsa: “Eğer iman edenler iseniz Allah'ın koruması altına girin” demişti.
113Havâriler: “Biz istiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve biz de buna tanıklardan olalım” dediler.
114Meryem oğlu İsa: “Allah'ım, Rabbimiz! Bizim üzerimize, bizim için, öncekilerimiz ve sonrakilerimiz için bir bayram ve Senden bir alâmet/gösterge olarak gökten bir sofra indir. Ve bizi rızıklandır. Ve Sen rızıklandıranların en hayırlısısın!” dedi.
115Allah dedi ki: “Şüphesiz Ben, onun size indiricisiyim. Artık bundan sonra sizden kim inanmazsa, Ben onu âlemlerden hiç kimseye yapmayacağım bir azapla azaplandıracağım.”

Al-i İmran
37Bunun üzerine Rabbi Meryem'i güzel bir kabul ile kabul etti. Ve onu güzel bir bitki olarak bitirdi. Ve ona Zekeriya’yı kefil kıldı. Zekeriya ne zaman onun üzerine/özel odaya girse, onun yanında bir rızık bulurdu. Zekeriya, “Ey Meryem! Bu sana nereden?” dedi. Meryem de: O, Allah katındandır” dedi. Şüphesiz Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.



2.4- Havariler
Saff suresi 14, Al-i İmran suresi 52 ve Maide suresi 111, 112. ayetlerinde bahsedilen Havariler, Esseni cemaatinin üyelerini çağrıştırmaktadır. Kumran topluluğunda yüksek konsey on iki kişiden oluşmaktadır. Bu aynı zamanda on iki kabilenin bir sembolüdür. Cemaatte saflığın temsili olarak; gösterişten uzak, beyaz keten elbiseler giyilir, kardeşlik ve yardımlaşma esastır. 6
Allah; İsa peygamberi ve ona inananları Yahudilerin kurdukları tuzaklardan kurtarmış, başarıya ulaştırmıştır. Ayetlerde adı geçen Havariler, İsa peygamberin hem yardımcıları hem de öğrencileridir.
Ayetler:
Al-i İmran
52,53Sonra İsa, onlardan Allah'ın ilâhlığını, rabliğini örtmeyi sezince: “Allah yolunda benim yardımcılarım kimlerdir?” dedi. Havariler: “Allah'ın yardımcıları biziz, biz Allah'a iman ettik, bizim şüphesiz Müslimler olduğumuza tanık ol. –Rabbimiz! Biz senin indirdiğine iman ettik, elçiye de uyduk. Artık bizi şahitlerle beraber yaz”– dediler.
Saff
14Ey iman etmiş kişiler! Allah'ın yardımcıları olun; nitekim Meryem oğlu İsa, havarilere, “Allah'a benim yardımcılarım kimdir?” demişti. Havariler, “Allah'ın yardımcıları biziz” dediler. Sonra İsrail oğullarından bir zümre inandı, bir zümre inkâr etti. Sonra da, Biz de inanmış kimseleri, düşmanlarına karşı destekledik de onlar üstün geldiler.
Maide
111Ve hani havarilere: “Bana ve Elçime inanın” diye vahyetmiştim. Onlar, “İnandık!” ve “Bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza tanık ol” demişlerdi.
112Hani havariler: “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. İsa: “Eğer iman edenler iseniz Allah'ın koruması altına girin” demişti.
113Havâriler: “Biz istiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve biz de buna tanıklardan olalım” dediler.
114Meryem oğlu İsa: “Allah'ım, Rabbimiz! Bizim üzerimize, bizim için, öncekilerimiz ve sonrakilerimiz için bir bayram ve Senden bir alâmet/gösterge olarak gökten bir sofra indir. Ve bizi rızıklandır. Ve Sen rızıklandıranların en hayırlısısın!” dedi.
115Allah dedi ki: “Şüphesiz Ben, onun size indiricisiyim. Artık bundan sonra sizden kim inanmazsa, Ben onu âlemlerden hiç kimseye yapmayacağım bir azapla azaplandıracağım.”



2.5- Yüksek Mevki
Cemaat, bir Baş-Haham'ın (Baş-Kahin/Kohen) başkanlığında din adamlarından oluşan bir 'Konsey' tarafından idare edilmektedir. Üyeler, her yıl yapılan törenlerle yeniden belirlenir. Cemaatte On iki Baş-Haham (Baş-Kahin)'den oluşan idarecinin üçü daha yüksek mevki sahibidir. Söz konusu metinlere göre; cemaatin idaresi Sıddık Mürşid lakaplı bir kimse tarafından idare edilmiştir. Sıddık Mürşid, Hz. Musa'nın şeriatına sıkı sıkıya bağlı olduğu bildirilmiştir.
Cemaat üyeleri; uzun yıllar süren eğitim sürecinden sonra, bilgileri sınanarak, başarılı olanlar arasından, konseyin onayından sonra “Yüksek Mevki”ye seçilmektedir. Cemaatin her işinde hiyerarşi esastır.
Bilindiği gibi Kur'an ilk indiği dönemde yani, Allah rasülünün sağlığında Kur'an'da hiçbir hareke ve noktalama işareti yoktu, düz bir metin halinde idi.7 Meryem 29, Al-i İmran 46 ve Maide 110. ayetinde geçen mhd sözcüğünün;  المَهد el MEHDİ” ve “ المُهد el MÜHDİ olarak okunması mümkündür. Bu durumda kelime (el-mehdi) okunursa, “beşik”; (el-mühdi) okunursa yüksek mevkianlamına gelmektedir.8
Meryem 29. ayetteki; el mehdi sözcüğü “ المُهد el Mühdi” şeklinde okunursa ayetin anlamı 29Bunun üzerine Meryem ona; doğum anında aşağısında bulunan kişiye; Zekeriya’ya işaret etti, ondan gelişmeleri açıklamasını istedi. Zekeriya, Meryem’in zina etmeden çocuğu doğurduğuna kefil olup çocuğun mabette yetiştirilmesini istedi. Onlar, “Biz, yüksek mevkide olan kişiler, henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyleriz/yüksek mevkide olan kişiler henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyler?” dediler. şeklinde olur.

Ayetin; (el-mühdi) “yüksek mevki” anlamı ile okunması halinde, hem Kuran'ın özüne uygun olduğu görülmektedir. Hem de Kuran, Yahudilikten gelen ve Hristiyan kilisesinde de var olan yüksek mevkideki idareciler gerçeğine işaret etmektedir.
Aşağıdaki konu ile ilgili ayetlerden, İsa peygamberin çocukluğundan beri içinde yaşadığı Esseni cemaatinde yıllar içerisinde yüksek mevkiye ulaştığı anlaşılmaktadır.
Al-i İmran 46: İsa'nın konuşması iki ayrı döneme dikkat çekmektedir. Meryem oğlu İsa'nın Yüksek mevkide konuşması; Esseni cemaatinde Tevrat'ı öğrendiği, Baş-Haham'lığa yükseldiğini, yetişkin olarak konuşması da: peygamberlik görevini almasından sonraki dönemi ifade ediyor olmalıdır.

Ayetler:
Meryem Suresi
29Bunun üzerine Meryem ona; doğum anında aşağısında bulunan kişiye; Zekeriya’ya işaret etti, ondan gelişmeleri açıklamasını istedi. Zekeriya, Meryem’in zina etmeden çocuğu doğurduğuna kefil olup çocuğun mabette yetiştirilmesini istedi. Onlar, “Biz, yüksek mevkide olan kişiler, henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyleriz/yüksek mevkide olan kişiler henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyler?” dediler.
34İşte bu, hak söze göre, hakkında ihtilâf edip durdukları, “30Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitabı verdi ve beni bir peygamber yaptı. 31Beni, ben nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe bana salâtı [mali yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı] ve zekâtı/vergiyi yükümlülük olarak ulaştırdı. 32Ve beni, anneme iyi davranan bir kimse yaptı. Ve beni bir zorba, mutsuz biri yapmadı. 33Ve doğurtulduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden diriltileceğim gün, selâm benim üzerimedir. 36Ve şüphesiz Allah benim rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O hâlde O'na kulluk edin, işte bu, dosdoğru yoldur” 34diyen Meryem oğlu İsa'dır. (Meryem/29, 34, 30- 33, 36)

Âl-i İmrân Suresi
45-46Hani bir zaman haberci ayetler: “Ey Meryem! Allah seni, Kendisinden bir kelimeyle müjdeliyor. Onun adı, Meryem oğlu İsa Mesih'tir. Dünya ve ahrette saygındır. Ve o yaklaştırılanlardan ve salihlerdendir. Yüksek mevkide bulunarak ve yetişkin biri olarak insanlarla konuşacaktır da. 48Ve Allah, ona kitabı, haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri ve Tevrat ile İncil’i öğretecek.

Mâide Suresi
110Hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerinde ve annenin üzerinde olan nimetimi hatırla! Hani Ben seni Allah'ın vahyi ile güçlendirmiştim. Yüksek mevkide olan biri olarak ve yetişkin biri olarak insanlara konuşuyordun. Hani sana Kitabı, haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim.
Hani Benim iznimle/ bilgimle çamurdan; kilden (seramikten) kuş şekli gibi bir şey (Buhurdan) yapıyordun. Sonra da onun içine üflüyordun; aerosol oluşturuyordun, onlar da (hastalık yayan; aşılayan haşereler) Benim iznimle kuş oluveriyordu/çabucak gidiyorlardı. Anadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi iznimle/ bilgimle iyileştiriyordun. Yine Benim iznimle/ bilgimle sosyal ölüleri çıkarıyordun/ canlandırıyordun. Ve hani İsrail oğullarına apaçık kanıtlarla gelip de onlardan Allah'ın ilâhlığına ve rabliğine inanmayanların: “Bu ancak apaçık bir sihirdir” dedikleri zaman seni onlardan korumuştum.



2.6- Mesih
Esseniler, ahirzamanda Mesih'in geleceğine inanmakta idiler. Kumran metinlerinde, Esseniler'in iki ayrı Mesih beklemekte oldukları bilgisi de yer almaktadır. Bunlardan biri, yeryüzündeki dünyevi düzeni yeniden tesis edecek olan Mesih-Kral, diğeri ise, ehil olmayan din adamları ya da hahamlar tarafından bozulmuş olan dini düzeni yeniden ihya edecek olan Mesih-Baş Haham'dır.9

Tarih öncesi İsrail kralları ve yüksek rahipleri, yeni görevlerinin simgesi olarak yağla kutsanırlardı. Tevrat'ın birçok yerinde bu işlemin yapıldığına dair cümleler vardır. Geniş anlamıyla bu unvan "Tanrı'nın bir görev vermek üzere seçmiş olduğu" kişileri de kapsıyordu. Eski Antlaşma'nın "Yeşaya" kitabında Yahudi'leri sürgünden kurtaran Pers kralı Kiros'a da bu unvanla (mesih) hitap edildiği görülür.10

Ayetler
Âl-i İmrân 45 Hani bir zaman melekler, “Ey Meryem! Allah seni, Kendisinden bir kelimeyle müjdeliyor. Onun adı, Meryem oğlu Îsâ Mesih'tir.

Nisa 157 Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle onlardan sağlam bir söz aldık. Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara o, benzetildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir yetersiz bilgi içindedirler. Onların zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.
171 Ey Ehl-i Kitap! Dininizde aşırılığa gitmeyin. Ve Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin. Meryem oğlu Îsâ Mesih, sadece Allah'ın elçisi ve Meryem'e ilka ettiği/ulaştırdığı kelimesi ve Kendisinden bir rûhtur. Artık Allah'a ve elçilerine inanın ve “Üçtür” demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır. Göklerde olan şeyler ve yeryüzünde olan şeyler yalnızca O'nundur. Vekîl olarak Allah yeter.
172 Mesih ve yakınlaştırılmış melekler, Allah'ın bir kulu olmaktan asla çekinmezler. Ve kim O'na kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O, onların hepsini yakında Kendisine toplar.
Maide 17 Andolsun ki, “Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih'in ta kendisidir” diyen kimseler kâfir olmuşlardır. De ki: “Peki, Allah, Meryem oğlu Mesih'i, anasını ve bütün yeryüzündeki kimseleri helâk etmek istese, O'na karşı kim bir şey yapabilir. Göklerin, yeryüzünün ve ikisi arasındakilerin mülkiyeti de sadece Allah'a aittir. O, dilediğini yaratır. Ve Allah, her şeye en iyi güç yetirendir.”  
72 Andolsun “Allah, Meryem oğlu Mesih'in kendisidir” diyen kimseler kesinlikle kâfir olmuşlardır. Hâlbuki Mesih, “Ey İsrâîloğulları! Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz Allah'a kulluk edin. Şüphesiz kim Allah'a ortak koşarsa kesinlikle Allah ona cenneti haram eder, onun barınağı da ateş'tir. Ve zâlimler için yardımcılardan kimse yoktur” demişti.
75 Meryem'in oğlu Mesih, sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Anası da dosdoğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetleri nasıl açığa koyuyoruz. Sonra yine bak, onlar nasıl döndürülüyorlar!
Tevbe 30 Ve Yahûdiler, “Uzeyr Allah'ın oğludur” dediler. Hristiyanlar da, “Mesih Allah'ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözler olup, güya bununla, daha önce yaşayan inkârcıların sözlerini taklit ediyorlar. Allah, onlarla savaşmıştır. Nasıl da döndürülüyorlar!
31 Onlar, Allah'ın astlarından bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Îsâ'yı kendilerine rabbler edindiler. Oysa onlar sadece bir tek olan ilâh'a ibâdet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka ilâh diye bir şey yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.




KUMRAN TOPLULUĞUNUN BAZI ÖZELLİKLERİ

3- GIDA MÜHENDİSLİĞİ

Kumran'da; gıdaların çeşitli yöntemlerle işlenerek uzun süre muhafaza edilebildiği arkeolojik bulgularla ispatlanmıştır. Bu durumu; tarihi veriler, Eski Ahit ve Kumran Yazıtları da desteklemektedir..

         Esseniler tarafından seramik kaplarda hem yazıtlar saklanmış, hem de çeşitli gıdalar uzun süre bozulmadan saklanabilmiş. Diğer seramik kaplardan farklı olarak ağız kısmı dar mühürlü küpler arkeolojik kazılarda bulunmuştur. Sıvı gıdalar ağız kısmı dar seramik küplerde pastörize edildikten sonra mühürlenerek uzun süre saklanmıştır. Günümüzde kullanılan kavanoza benzeyen özelliklere sahip bu küplerin bazılarında üzüm suyu kalıntılarına rastlanmıştır.

Çok önemli bir ayrıntıyı belirtmekte yarar vardır. Sıvı gıda saklanan seramik kapların iç yüzeyleri; morumsu-gri renkten yeşile varan renklerde lak malzemesi emdirilmek suretiyle laklama/vernikleme yapılmıştır. Böylece gıda maddelerini bozacak, tadını, aromasını değiştirecek etmenlerden korunarak uzun süre sıvı gıdalar saklanmıştır. Kumran'da bulunan çeşitli ebatlardaki seramik kavanozlarda zeytinyağı, üzüm suyu(şıra), hurma şırası, hurma pekmezi vs. sıvı gıdaların depolandığı bilinmektedir.11

Sitede ortaya çıkarılan silolarda; çeşitli baharatların, tahılların nemden ve haşerelerden korunarak uzun süre depolandıkları anlaşılmaktadır.

Esseni cemaatinin; “Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü.“ olarak tarif edilen hijyen kurallarını iyi bildikleri, mikroorganizmaların etkilerini bertaraf ettikleri anlaşılmaktadır. Aşağıdaki ilk beş kural bu yöndedir. Ayrıca; Eski Ahit'te (Levililer 13. Bölüm: 47-59 arası) Küfle İlgili Kurallar'ın bulunması çok önemlidir. Gıdaları bozan mikroorganizmaların başında; küf, maya, mantar vs gelmektedir.

Yazıtlardan anlaşıldığına göre Esseniler üzüm şırasını bütün yıl boyunca her gün tüketmişlerdir. Burada üzüm şırasının pastörize edilerek seramik mühürlü kaplarda konserve yöntemi ile uzun süre muhafaza edildiği anlaşılmaktadır.13-14
Fransız mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur'ün (1822-1895) uyguladığı pastörizasyon yöntemini, Essenilerin yüzlerce yıl öncesinde başarıyla uygulamışlardır.




Mühürlü Seramik Kaplar - Pastörize Kavanozlar


Kumran'da Pastörize edilmiş "Üzüm Suyu" kalıntısı bulundu.

Çömlek içi lak ile kaplanması dikkat çekici.




4- ESSENİLERİN TIP İLE OLAN İLGİLERİ

4.1- MISIR TIBBI
Eski Mısır Tıbbı her dönemde ileri konumda olmuştur. Yunan ve Roma tıbbı Mısır Tıbbından etkilenmiştir.
Ebers Tıp Papirüsü, M.Ö. 1550 yıllarında yazıldığı sanılan ve Mısır'da bulunan bir yazmadır. Adını kendini 1873 yılında dünyaya duyuran Eski Mısır uzmanı George Maurice Ebers'ten almıştır. Eski Mısır'a ait, tıp bilgileri içeren en eski ve en önemli yazmadan biridir. Diğeri ise M.Ö. 1300'lü yıllara ait Brugsch Papirüsüdür. İçerdiği yaklaşık 700 reçete ile eski çağ hekimliğine ışık tutan Ebers Papirüsü, Teb kentinde bir mumyanın kucağında bulunmuştur ve bugün Leipzig Üniversitesi Kütüphanesi'nde korunmaktadır.
Timsah ısırmasından, ayak tırnağı ağrısına kadar çeşitli tedavileri anlatan, sinek, fare, akrep gibi zararlılardan arındıran reçeteler ile pek çok büyü formülünü içerir. Dolaşım sistemi, kan damarlarının tüm vücudu sardığı, kalbin kanı dağıtan bir merkez olduğu gibi bilgileri içermesi, o dönemde tıbbın ulaştığı seviye hakkında şaşırtıcı ipuçları vermektedir. Ebers Tıp Papirüsünde; 28 adet göz hastalığının teşhis tedavi yöntemleri tanımlanmıştır.
Mısırlılardan kalma papirüslerden; (Kahun-M.Ö. 2000, Ramasseıım-M.Ö. 2000; Edwin Smith-M.Ö. 1600, Ebers-M.Ö. 1550 Büyük Berlin-M.Ö. 1300, Hearst-M.Ö. 1500), sağlıkla ilgili yapılan işlemler, teşhis ve tedavi hakkında bilgi alınmıştır. Papirüslerin en ünlüsü olan Edwin Smith Papirüsü'nde, daha çok kaza yaralanmalarından söz eden 48 hastalık yer almış, ayrıca son teşhis, muayene teknikleri, hastalıkların İşaretleri ve tedavisi, büyü formülleri, dualar ve manipülasyonlar hakkında da bilgi verilmiştir. Bir cins ders kitabı gibi yazılan Ebers Papirüsü de içinde 500 kadar maddeden yapılmış 876 reçetenin de yer aldığı 9 bölümden oluşmaktadır.

Günümüz göz hekimliğinin “Oftalmoloji” (Oftalmoloji, görme yolları hastalıkları ve cerrahisiyle ilgilenen bir tıp bilim dalıdır.) olarak bilinen dalında, özellikle eski Mısır'da önemli teşhis ve tedaviler uygulanmıştır. M.Ö. 1600 yılında Mısır'lılar; Blefarit, şalazyon, iritis, katarakt, trahom gibi birçok oküler hastalığı tanımaktaydı.



4.2- İSKENDERİYE OKULU
M.Ö. 332 yılında kurulan İskenderiye şehri devrin en meşhur başkenti haline getirilmişti. Burada meydana getirilen en önemli eser ise müze ve buna bağlı olan kütüphane idi. Kurulması için saray civarında ve güzel bir yer seçildi. Müzede o devirde bilinen bütün ülkelerdeki hayvan ve bitkilerin bir örneği vardı. Ayrıca botanik bahçesi ve bir rasathane bulunuyordu. Otopsi yoluyla insan vücudunun incelenmesi için bir anatomi salonu açılmıştı. Bu bilim sitesinde fizik, kimya, tıp, astronomi, matematik, felsefe, edebiyat ve fizyoloji bilgileri için evler yapılmıştı.
Müzenin en önemli bölümü kütüphanesiydi. Kütüphanenin müdürü, bulabileceği her yazılı eseri alma yetkisine sahipti. Mısır’a giren her kitabın buraya götürülmesi mecburiyeti vardı. Kitabın burada bir nüshası çıkarılıp sahibine verilir, kitabın aslı ise kütüphanede kalırdı. Bir taraftan da yurt dışına gönderilen memurlar, başka ülkelerde buldukları kitapları satın alıp, getirirlerdi. Böylece, o zamana kadar birçok bilime ait dağınık halde ve kaybolmaya mahkûm durumda olan eserler emin bir yerde toplanmış oldu.
Antik Yunanların Mısır tıbbından pek çok şeyi kendi kültürlerine aktardığı kesin olmasına karşın, bu İskenderiye'de bir Yunan tıp okulunun açılması ile en üst düzeyine ulaşmıştır. Hipokrat dönemi tıp, Hipokrat'ın bırakmış olduğu yazılı eserler kurduğu okulun da tıbbi bilgi birikiminin çekirdeğini oluşturur.
Yunanlılar ve Mısır Yahudilerinin oluşturduğu İskenderiye Okulunun da zirvede olduğu dönemde; bir grup Esseni görüş ayrılığı nedeniyle ayrılmışlar. Buradan aldıkları tıbbi bilgi ve tecrübelerini yeni okulları olan Kumran'a taşımışlardır.


Ebers Tıp Papirüsü - Mısır

Antik Medikal Aletler - Mısır




4.3- ARKEOLOJİK BULGULAR


1- Texte und Studien zum Antiken Judentum
(Metinler ve Antik Yahudilik ile ilgili çalışmalar)
Lena CANSDALE Qumran and the Essenes
Kumran ve Esseniler isimli kitabın 88. sayfasının çevirisidir

Kumran'da yapılan kazıda birçok seramik kavanoz, yemekler ve lambalar, taş vazolar, ağır tezgahlar, tarak, metal tıp aletleri, silahlar ve giyim, dokuma gibi ev eşyaları bulunmuştur.(dip not 37: Benoit et al. Grottes de Murabba'at 31, 34)
Kumran yerleşim yerinde ve komşu mağaralarda bulunan seramik ve taş kapları gibi iç nesneler Murabb'at da daha büyüktür.


2- Scripture and Other Artifacts Essays on the Bible and Archacology in Honor of
Philip J. King, Michael D. Coogan, J. Cherly Exum
(Din ve Diğer Eserleri İncil ve Arkeoloji Onuruna Denemeler)
isimli orjinali İngilizce olan kitabın 321-325. sayfalar arası çevirisidir.

CERRAHİ ALETLER (319. sayfa)
Antik İsrail'de, son incelemelerde cerrahi aletler hakkında birkaç mükemmel (Seybold ve Müller 1981; Wiseman 1986; Kudlien 1988; Brown 1990) çalışmalar bulunmaktadır.
...
Mısır ve Yunan ve Roma arasında bağlantı İskenderiye ekolüdür. İbranice Kutsal Kitap (Tevrat, Ezra, Chronicles, 400 M.Ö.) düzenlendiğinde, Knidos (Datça) üzerinde uygulanan İstanköy'lü Hipokrat ile bağlantılı Yunan dünyasında tıp biliminde şaşırtıcı bir gelişme oldu (Deichgraber 1983; Gourévitch 1984; Hillert 1990). 331 yılında İskenderiye kuruluşundan sonra, tıbbi kuruluş oraya transfer oldu ve ünlü Herophilus ile bağlantı kurdu. Böylece, Antik Mısır Yunan tıbbı etkileşim gerçekleşti.(Saunders 1963) Greko-Romen Mısır cerrahi aletlerin varlığından söz edilebilir (Marganne-Mélard 1987) Pliny the Elder (Natural History 29.12) Tarihçi Cassius Hemina, Mora yarımadasındaki Agatharchus'un, M.Ö. 219 yılında Roma'da yaptığı tıbbi uygulamalar nedeniyle transfer edilen ilk doktor olduğundan bahseder. (André 1987:16)
...

FİLİSTİN'DE MEDİKAL MALZEMELER BULUNDU (321 ve 325. sayfa)
Her iki doktor ve yorumcu tarafından tıbbi şifa uygulamada gösterilen yoğun ilgiye rağmen, arkeologlar Filistin tıbbi hakkında sadece birkaç örnek göstermek mümkün olmuştur.

Keşiflere Eriha'da (Jericho) M.Ö 8. yüzyıla ait (Harrison 1962) Lachish ve trephined kafataslarına uygulanan örnek olarak verilebilir. Bu kesme (trephination) operasyonlarından ne Mısır tıp literatüründe, (Pahl 1985) ne Kom Ombo,(Stettler 1982) ne de İncil'de bahsedilmez

Bu arkeolojik keşifleri için tıbbi terim "trephination"in (kesme) uygulanmış olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Kuşkusuz kafatasındaki açıklıkların nedeni cerrahi aletler ile operasyon yapılmasındandır. ….. Kafatası delikleri deneğin yaşamı boyunca ve ağrı giderilmesi amacıyla yapılmış olduğunu var sayarsak, Mezopotamya ve İncil'le ilgili referansları ile yakın uyum içinde açıklama açılış bireyin fiziksel ve zihinsel hastalığa neden olması gerekiyordu. Kötü ruhları serbest bırakmak için yapılmış olmasıdır .(!!!)

Bu kafatasları beyin üzerindeki baskıyı azaltmayı amaçlayan, bilinci açmak ve sinirleri rahatlatmak için, cerrahi testere ile yapılmış operasyon biçimi olarak değerlendirilmelidir. İncil ya da Mezopotamya literatürde sözü edilmemiştir. ... Bu faktörlere rağmen, bu kafatasları ancak şifa için delindiği makul olandır.

Kazıdan çıkarılan malzemelerin ikinci türü, gerçek tıbbi aletler olduğu iddia edilmiştir. Gazze yakınlarında bulunan kemik spatulalar göz bozukluklarının tedavisinde kullanıldığı şeklinde yorumlanmıştır (Van Beek and Van Beek 1990). Masada da (Lut Gölü'nün güney batısında) Roma döneminden kalma tıbbi sıvı kabı "headcuppers" kategorisinde Alman koleksiyonlarında yer alır (Hershkovitz 1989).

Decapolis'in Gadara kentinde (Ürdün'de Lut gölü ile Celile-Galilee gölü arasında, Celile gölünün hemen güneydoğusunda) tıbbi kaşık, cımbız ve spatula gibi tıbbi aletler bulunmuştur. T. Weber (1991) Bunların, Künzl ve Weber tarafından M.Ö. 350 yıllarına ait büyük ölçüde diş tedavi araçları olduğu ortaya konuldu.(1991) Bulunan bu aletler, antik diş hekimliğin değişmediğini, en az üç asır önceki kullanılan aletlerin aynı olduğunu göstermiştir. Antik Mısır diş aletleri ve uygulama karşılaştırmaları için yeni bir çalışma bulunmaktadır. (Bardinet 1990)

Filistin'de üçüncü ve son tıbbi keşif, Kumran'da bulunan çömlek şişede yapılan analizler sonucu içinde balsam yağı olduğu, çok büyük olasılıkla da tıbbi amaç için kullanılmıştı. (Patrich ve Arubas 1989). Bu yağı da parfüm veya başka bir kozmetik olarak kullanılıyor gibi olsa da, bu eczane ve parfümeri ürününü, kombine bir sanayi üretebilir. (Crocker 1989)
Bu mütevazı çalışma gösterdi ki; büyük ölçüde İncil'le araştırma alanına dikkatle odaklanarak, İncil'le daha önemli tıbbi buluşlar keşfetmek için arkeolog ve kutsal kitap yorumcularına zemin olabilir.


Antik Cerrahi Aletler - "İsrail Masada" 





Filistin'de bulunan tıbbi aletler Almanya'nın Bingen Müzesinde sergileniyor. 



Filistin'de bulunan tıbbi aletler Almanya'nın Bingen Müzesinde sergileniyor. 






4.4- KUMRAN YAZITLARI (TIP KONUSU)

3- “Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları” Geza VERMES
Çev. Nurfer ÇELEBİOĞLU

KUMRAN YAZITLARI
Şam Belgesi (CD, 4Q265-73, 5Q12, 6Q15); Kurallar başlığı
Kitabın 163. sayfasında cüzzamlı hasta karantina kuralı: Ancak bir adam cüzzam yasasının uygulanması gerektiğinde, Kahin gelecek ve kampın içinde duracak ve Gardiyan onu Yasa'nın doğru yorumu hakkında bilgilendirecek.
Kahin aptal biri olsa da cüzzamlıyı kapatacak kişi odur; çünkü yargı onlarındır.

4.Mağara Şam Belgesi Yazmaları – 169. sayfa
CİLT HASTALIĞININ TEŞHİSİ (4Q266, 269, 272, 273)
(Paleografik açıdan incelenen 4Q266-73 metinleri, İsa'dan önce birinci yüzyıl ortalarına ve İsa'dan sonra birinci yüzyıl başlarına denk düşer)

4Q266, böl. 6 i (4Q272 ı, 273 4 ii, 269 7)
. solgunluk yara ya da parlak leke … taş ya da tahta ya da benzer bir nesneye çarpma sonucu oluşan yara, ruhun damara girmesiyle kan akışı hızlanıp yavaşlıyorsa ve damar … kandan sonra …
Kahin ölü ve canlı deriye bakacak. Eğer ölü deri, canlı deriye yayılmışsa, hasta iyileşinceye kadar ve kan damara dönünceye kadar, kahin onu karantinada tutacak; kahin onu gözleyecek ve yedinci gün onu tekrar muayene edecek; eğer yaşam ruhu hareket ediyorsa ve cilt eski haline dönüyorsa, veba geçmiş, yarası temizlenmiş demektir. Kahin, vebalı et üstündeki deriyi muayene etmeyecek.

4Q266, böl. 6
Ancak solgunluk ya da yara cilde nüfus etmişse … ve kahin, eti görebiliyorsa, bu deriyi kaplamış bir deri hastalığıdır (cüzzam). Benzer bir kural … kahin onu yedinci gün muayene edecek. Eğer et ölü duruma gelmişse, cüzzam hastalığı kötücüldür. Saç ya da sakal altındaki yarayla ilgili yasa: Kahin, ruhun saça ve sakala girdiğini, damarı kuşattığını görecek; veba saçın altından yayılacak ve bunun rengini açık sarıya çevirecek; tıpkı bitkinin kökündeki bir solucanın bitki kökünü ısırıp da çiçeğinin solmasına neden olması gibi. Bu konu hakkında şöyle yazar; Kahin, onun başını yıkamalarını emredecek; ancak yaraya dokunulmayacak (Levililer 13:33) Bu sayede Kahin, ölü saçla canlı saçı birbirinden ayırt edebilecek. Yedi gün sonra tekrar muayene ettiğinde uyuzun yayılıp yayılmadığını görebilecek. Eğer hastalık yayılmışsa, kişi kirlidir. Ancak ölü saç, canlı saç içinde yayılmamışsa; damarlara kan gelmiş, yaşam ruhu bedene dönmüş ve cüzzam iyileşmiştir. Bu Harun Oğulları için geçerli “cüzzam” yasası kuralıdır. …




Kumran Parşomeni





4.5- Lut Gölü'nün Özellikleri

Büyük Rift Vadisi üzerinde bulunan Lut Gölü'nün, günümüzden 4 bin yıl önce çökerek oluştuğu, bildirilmektedir. Kur'an'dan; Lut kavminin İbrahim ve Lut peygamber zamanında helak olduğunu öğreniyoruz.

Gölün jeolojik yapısı ilginç özellikler göstermektedir. Toroslardan başlayıp orta doğunun batısı boyunca uzanıp, Lut Gölü'nün bulunduğu alandan devam edip, Kızıl Deniz'den geçip Doğu Afrika’ya kadar uzanan dünyanın önemli tektonik çöküntüsü(Rift-Fay Hattı) içerisinde bulunur. Üçüncü zamanın ikinci yarısındaki tektonik hareketlerle oluşan derin çukurluğun içerisine çevrede bulunan suların (Şeria Nehri ve bazı küçük dereler) birikmesiyle oluşmuştur. Bu dönemde bu coğrafya parçasında büyük tektonik olaylar sonucunda oluşmuştur.

Kırık hatları yeryüzünün zayıf yerleri olduğu için deprem, volkanizma ve kaplıcalar bu fay hatları boyunca uzanırlar. Dünyanın en uzun grabeni(çöküntü) Hatay’dan başlayarak güneye doğru Suriye, Lut Gölü, Kızıldeniz’den geçen Doğu Afrika’ya kadar uzanan çöküntü alanıdır.

Lut gölü % 30'dan fazla tuzluluk oranı ile dünyanın en tuzlu sularına sahip ikinci göldür. Yüzyıllardır şifalı olduğuna inanılan, dipten alınan çamuru ile insanların şifa aradığı Lut Gölü suyu ve dip çamuru; barındırdığı manganez, magnezyum klorür, sodyum, kalsiyum, potasyum, çinko, bromür, iyot, selenyum, sülfatlar ve karbonatlar gibi yüksek konsantrasyonlu 29 mineral içeren doğal bir tuzdur. Bu tuzlar cildin yumuşamasına, canlanmasına ve temizlenmesine yardımcı olur. Sedef hastalığı'nın tedavisinde de kullanılmaktadır. Cilt hastalıkları tedavisinde kullanılan Lut Gölü'nün suyu, tuzu ve gölün dip çamuru ambalajlanarak dünyanın her yerine ihraç edilmektedir. Günümüzde; gölün etrafını çevreleyen otel ve tesisler sayesinde, sağlık turizmi çerçevesinde göl suyundan yararlanılmaktadır.15




Lut Gölü(Dead Sea) çamuru

Lut Gölü(Dead Sea) tuzu



4.6- Esseniler ve Kaplıca Tedavisi

Leisure, pleasure, and healing: spa culture and medicine in ancient easter:
(Eğlence, keyif ve şifa: kaplıca kültürü ve eski paskalya tedavisi)
Yazar: Esti Dvorjetski - 62-63 sayfa

Ölü Deniz Havzası
Ölü Deniz'in güney kesimi boyunca birkaç kaynağın tedavi edici özellikleri iyi bilinmektedir. Onların suları yüksek oranda tuz içeren, ve yüksek sıcaklık gibi radyoaktivite derecesi görecelidir.
Ölü Deniz çok tuzludur. Su yüksek oranda Kalsiyum, Magnezyum, Potasyum, Brom ve Kükürt içerir. Sularının bileşimi membalarda tek düze değildir: Onlar genellikle, Ölü Deniz gibi aynı mineraller içerir ancak farklı oranlarda (Kükürt daha yüksek bir oran) bunun yanı sıra, İyot, Stronsiyum Florür, ve radyoaktif materyaller içerir. Romatizmal hastalıklar, deri şikayetleri, ve solunum sistemi hastalıkları için tedavi edici bir bölge olarak nesiller boyunca bilinmektedir.

Bu Lut Gölü'nün suyunda, denizyatağında(çamurunda) ve tuzunda döllenme dönemi hormonu (estrous hormone) olduğu kanıtlanmıştır. Dr Buchman(Dr. Dian Dincin Buchman), bir tıp doktoru, Lut Gölünü “Tüm mineral memba kalıntılarını rezervuar” olarak tanımlar, organik ve fonksiyonel sinir şikayetleri, erken yaşlılık ve genel halsizlik ile başa çıkmak için kullanıldığını sözlerine ekliyor.

Bu grupta yer alan termo-mineral kaynaklar/ ılıcalar aşağıdaki gibidir: Ain Jazal, Ain Tanur, Ein Feshkha, Einot Kane ve Samar, Ein Turba, Hammei-Shalem, Hammei-Yesha, Ein Nu'it, Hammei-Zohar, Hammei-Mazor, Ein-Gedi, 'Ain Mumilla, Ein Tamar ve Ein HaKikar. En iyi, en önemli ve bilinenleridir.(Eckstein 1975)

EIN FESHKHA (EINOT TSUKIM)
Membalar bir kompleks olarak, Ölü Denizin batı kıyısında kuzey kesiminde, yarık-kayalıklar ile Ölü Deniz arasında, yaklaşık olarak 3 kilometrelik alana yayılmıştır. Membaların çoğunda su orta tuzluluk oranındadır. Feshkha membalarının yüksek radyoaktivite derecesinde olmasının sonucu olarak, 1940'lı yıllarda çok ilgi çekmişti. Yukarıda söylediği gibi, bu doğal uranyum ayrışma tarafından üretilen Radon gazı ve Radyum iki izotoplar, tarafından üretilmektedir...
Yazısında, "Ein Feshkha membalarından birinin Radyoaktivitesi sürekli maruz kalması halinde hayvan veya insan için tehlikesinden, sürekli sarhoş ettiğinden bahseder.
Mazor strngly bu teoriyi reddediyor. Feshkha membalarının radyoaktivite zararlı olduğu sorumlu derecesi sadece binde birlik kısmını içerdiğini iddia ediyor. Kimyasal bileşimi bakış açısından bakıldığında, Feshkha membaları iki gruba ayrılır.
Birinci grup, membaların çoğu, daha çok Hammei-Tiberias'e benzer; yağmur sularının süzülerek yeraltı suyuna ve Lut Gölü ile karışarak tekrar yeryüzüne çıktığı ileri sürülür.
İkinci grup ise; bölgenin güneyinde birkaç küçük kaynaktan oluşur. Bunlar yüksek tuz konsantrasyonuyla ayırt edilirler. Bunların bileşimi Ölü Deniz'e benzemektedir. Ein Feshkha'da suyun sıcaklığı 26o C ve 31o C arasında değişir. Bu noktada hiçbir belirgin antik hamam kalıntıları bulunamamıştır, ancak bu alandaki yapıların karmaşık kuzey-doğu bölümündeki havuz, tedavi için hizmet etmiş olabilir.
De Vaux, burada 1956 ve 1958 yılında kazılar yapmış, bulunan havuzların Yahuda Çöl mezhebi erkeklerinin yazıtları yazmakta kullandıkları parşömeni üretmek üzere derileri işlemekte kullanıldığı sonucuna vardı. Diğer bilim adamları bu ihtimali reddeder. Zeuner, havuzlar alınan malzemelerin çeşitli bilimsel testler yapılmış ve deri işleme hiçbir iz bulunamadı. Onlar da balık yapay üreme için kullanıldığına inanıyordu. Diğer bilim adamları, onların keten üretim için kullanıldığını tahmin etmiştir. O mezhebin erkeklerinin ketenden yapılmış giysiler giydiği bilinmektedir.

http://www.viddler.com/explore/indulgentbath/videos/2/
(Sedef hastalığı için Dead Sea Tuz Terapi-Video)

Antik kaplıca haritası, İsrail 




Zekeriya ve Meryem Kıssası ile Lut Gölü-Filistin Bağlantısı

Maide 110, Al-i İmran 35-49. ayetler ile Meryem 4-22. ayetler arasındaki Zekeriya ve Meryem kıssasında “Tıp, Biyoloji ve Eczacılık” konuları dikkat çekicidir.

  • Yaşlı erkeğin ve kısır kadının çocuk sahibi olacak duruma gelmeleri, kısırlık tedavisi,
  • Hermafroditlik/Erdişilik (bir tür cinsel gelişim kusuru) konusu,
  • Kısırlık tedavisi; (Hermafroditlikte kısırlık tedavisi dahil),
  • Abraş/cüzzam hastalığı tedavisi,
  • Körlük tedavisi; (anadan doğma körlük tedavisi dahil),
  • Gıdaların muhafazası; pastörizasyon, tahılların ve baharatların silolarda saklanması, vb.
  • İlaç yapımı; [Aerosol (Baharatların yakılması metodu elde edilen tütsü-buhur ile koruyucu hekimlik), Esansiyel yağların tıp alanında kullanılması (damıtma metodu)]

Hud suresinde İbrahim kıssasında da; İbrahim peygambere, ileri yaşta olduğu bir dönemde peş peşe İshak ve ardından Yakub müjdelenmiştir. Burada da yaşlı insanın çocuk sahibi olacak şekilde tedavi olması konusuna dikkat çekiliyor. Yukarıda Lut Gölü'nün suyunda, çamurunda ve tuzunda döllenme dönemi hormonunun (estrous hormone) bulunması, gölde bulunan kaplıcalarda erken yaşlılık ve genel halsizlik tedavisi ve Sülükle Tedavi (Hirudoterapi) yönteminin bölgede uygulanıyor olması; Zekeriya, Meryem ve İbrahim kıssalarında bahsedilen kısırlığın nasıl ortadan kalktığını açıklıyor.

İbrahim peygamber, İsa zamanından çok önce (İ.Ö. 1900 yıllarında) yaşamış olmasına rağmen bulunduğu coğrafya aşağı yukarı aynıdır. İbrahim peygamber, yeğeni Lut peygamberin yakınlarında bir süre ikamet etmiştir. Musevilerin dört kutsal kentinden birisi olan el Halil kentinde yaşadığı, ve bu şehrin, Kudüs'ün 43 km güneyinde olduğu bilinmektedir.

Asırlar boyunca tıbbın ileri olduğu Mısır-Filistin bölgesinde bir süre yaşadığı bilinen İbrahim peygamberin -aynı Zekeriya ve Meryem kıssasında olduğu gibi- ileri yaşına, rağmen çocuk sahibi olması, burada tedavi olması dikkat çekicidir.

İbrahim peygamberin, Kenan’da yerleştiği ilk şehir olan Hebron (el Halil), İbranice bir isimdir. Tevrat’ta bu şehrin isminin İbrahim öncesi o bölgede oturan Kenan’lıların Anak kabilesinin, “Kiryat Arba” adı verilen putperest kahramanına izafeten verildiği belirtilir. “Hebron'un eski adı Kiryat-Arba'ydı. Arba, Anaklılar'ın en güçlü adamının adıydı.” Yeşu 14/15


Bu ismin İbrahim'in buraya yerleşmesinden sonra değiştirildiği Tevrat'ta kayıtlıdır. “Eski adı Kiryat-Arba olan Hebron'da yaşayan Kenanlılar…." Hakimler 1/10







5- KUMRAN'DA İLAÇ YAPIMI - ECZACILIK

5.1- DESTİLASYON (DAMITMA) YÖNTEMİ

5.1.a-Balsam Yağı (Kutsal Mesh Yağı)


4- KUMRAN'DA BALSAM ÜRETİMİ

"Eski Yahudi Geleneği Qetoret Ruhsal Önemi (Tütsü)" Başlıklı makalede, yazar Haham Avraham Sutton Kutsal Tütsü ile ilgili çok önemli arkeolojik keşif açıklıyor:

"Mart 1988 yılında, Vendyl Jones ve ekibi Bnei Noah gönüllülerin Yam HaMelach (Ölü Deniz) kuzey ucunda sadece batı Kumran'da bir mağarada, yaklaşık beş santim yüksekliğinde bir kil testicik bulundu. Bu testicikteki kırmızımsı bir yağ içeriğinin, Tevrat'ta Mishkan (Tabernacle) Cohanim-Rahiplerinin ve İsrail krallarının mesh için reçete edilen balsam yağının geriye kalan tek örneği olduğuna inanılıyor. Yağın, bal gibi bir kıvamı vardı. 3-ayaklı testicik dikkatli bir şekilde palmiye liflerine sarılı, yağma ve bölgenin sert iklimine karşı korunmuş olarak derin bir çukurun içinde gizlenmiş bulundu.

Nisan 1992 yılında, Vendyl ve ekibinin dikkatle kapalı bir kaya silo Kumran mağara kompleksinin başka bir yerinde kırmızımsı-kahverengi organik madde 272 kilo (600 Ibs) keşfetti. Müteakip palinolojik analizler, Pitum HaQetoret (Tütsü Karışımı) üretiminde kullanılan ve tapınakta yakılan on bir baharatın, en az sekizinin bu kırmızımsı-kahverengi bir madde de içerdiğini belirledi.

1994 yılında, mübarek tütsü baharat, Batı Duvarı ve İsrail'in Kutsal Yerler Hahambaşısı Rav Yeuda Getz sunuldu. Bir örneği de Haham Ovadiah Yoseph verildi. Kendi kimyager olan Haham Ovadiah, organik karışımı onaylamak için analiz yaptı. Sonra hahamlardan Vendyl Jones, bilimsel amaçlar için bazı tütsüleri (ateşle değil ancak hidroklorik asit ile) "yakmak" istedi.

Sonuçlar şaşırtıcıydı. Baharat iki bin yılda etkinliklerini bir miktar kayıp olmasına rağmen, hala güçlüydü. Deney sonrasında parfüm kalıntısı çevresinde birkaç gün için beklendi. Birkaç kişi, saç ve giyiminde aroma muhafaza bildirdi. Daha da şaşırtıcı, baharat yakılan alana sinekler, karıncalar, kelebekler ve diğer böcekler çeşitli musallat olmuştu. Tütsü yakıldı sonra uzunca bir süre için, bu zararlıları hiçbir işaret görülmedi. (Antik Mısır'da mumyalama ve fumigasyon olarak kullanılmıştır.)

Haham Avraham Sutton, 1995 yılında Vendyl Jones ile çalışmak belirtti ve Avraham Kum Tiferet Uluslararası Aromaterapi, kimliğini doğrulamak için bir ana parfümeriye bir araya geldi. orijinal on bir tütsü baharat dokuz almak ve uçucu yağlar şeklinde bunları çoğaltmak. Özünde, Kum Vendyl Kumran mesh yağı ve Qetoret keşiflerinde paralel başarı sağlandı.

http://healwithessentialoil.wordpress.com/tag/myrrh/


5- Healing Oils of the Bible - David Stewart
(İncil'de Şifalı Yağlar) 178. sayfa - 13. Bölüm

Tedavi sınıf saf esansiyel yağlar için, onlar, organik olarak yetiştirilen ya da yabani bitkilerden elde edilmelidir. Bu buhar, non-reaktif (reaktif olmayan=tepkimesiz) kaplarda atmosferik basınç ve minimum sıcaklıklarda distile olması gerekir. Ve bunlar hiçbir tağşiş, seyreltme, arıtma veya yağlar ile herhangi bir şekilde oynanmasını, karanlık veya opak non-reaktif kaplarda şişe olmalıdır. Bazı meyveler, kabukların preslenmiş distile buharı bazı yağlar içerir. İncil dönemi damıtma kapları olarak, taş veya pişmiş çömlek kullanıldı.
Modern zamanların en iyi non-reaktif malzeme paslanmaz çeliktir. ... İncil döneminde yağlar kaymak taşından oyulmuş, pişirilmiş çömlek kavanoz veya kutular içinde saklanmıştır. Modern zamanların en iyi non-reaktif kapları, teflon veya non-reaktif, hava geçirmeyen plastik üstleri koyu cam. İncil döneminde gerekli hava sızdırmaz kendi ambalajında yağlar üzerine dökülür mumlar tarafından elde edildi. Bu sert balmumu kırılarak sıvı yağa erişilirdi. Koyu renkli cam sayesinde moleküllerin büyüklüğünü artıran ve yağlar polimerize olmasına neden olan ışıktan korumuştur.

NOT: Tarihte Essenilerin damıtma başarılarından dolayı; günümüzde bazı damıtma teknolojilerine "Essenes Distillation Tecnologies" ismini vermesi dikkat çekmektedir.





5.1.b-Sedir Yağı

6- CÜZZAM TEDAVİSİ
Healing Oils of the Bible - Yazar: David Stewart
İncil'de Şifa Yağları 206. sayfası
...
kostik ve bizim cilt daha hassas alanlarda tahriş olabilir mademki olarak, bu iki soluğun. Halinde biri, kendi yüz ve kollarda losyonları sadece yandan bazı karışım yağ var. Bu yağlar, bakteri ve virüsler ile mücadelede son derece etkili olduğunu işaret etmektedir. Bunlar İsrailliler korumalı hastalıktır. Karşı Ayrıca bağışıklık sistemlerini desteklemek soğuk algınlığı ve grip bunları teneffüs veya koyarak basitçe ayak tabanı.

C. SEDİR AĞACI:
Sedir ağacının damıtılmasından elde edilen uçucu yağ; ritüel amaçlı, dezenfektan olarak ve diğer tıbbi amaçlar için ilk olarak Mısırlılar ve Sümerler tarafından 5000 yıl önce kullanılmıştır.
Levililer 14: Cüzzam tedavisi için bir temizlik ritüeli, sedir ağacı ve çördük(zufa otu) yağı kullanılır. Sağ kulak ucu veya üstüne uygulanır. Sağ ayak ve sağ elin başparmağına refleksoloji (ayaklardaki çeşitli noktalara yağ ile uygulanan masaj) uygulanır ve stresi atılır. tek bültenleri ve kulak bu bölümü ebeveynleri ile ilgili sorunları giderir.
....

Süleyman'ın tapınak ve saray inşasında kullandığı Lübnan Sedirlerinden, bahsetmeliyiz. Böylece, onun yerlerde yaşamak. yöneten, ibadet ve sedir ağacının buharlar vardı. Uçucu yağ Sedir yağı içeren, bilinen herhangi bir madde (% 98) en yüksek konsantrasyonda sesquiterpenler içerir



5.2- TÜTSÜ – BUHUR (AEROSOL)

Tütsünün asırlardan beri, daha çok dini ritüel olarak kullanıldığı bilinmektedir. Ancak tütsünün tıp alanında da kullanıldığı artık bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Hastalık yapan etmenleri taşımaları ve yaymaları nedeniyle sineklerle ve diğer haşerelerle mücadele önem arz etmektedir. Koruyucu hekimlik açısından çeşitli sinek, sivrisinek ve haşerelerin ortamdan uzaklaştırılması hastalıklardan korunmada bugün de önemini korumaktadır. İsa peygamber zamanında hem destile ilaçlar hem de tütsü (aerosol) tıp alanında kullanıldığı anlaşılmıştır. (Maide 110)



7-
Trahom
Tehlikeli bir göz hastalığı. Trahom hastalığını meydana getiren mikrop göz konyuktivasında trahom hastalığı meydana getirir. Hastalık sineklerle bulaştığı için trahomlu hastaların dokunduğu yerlere yaklaşmakla da bulaşabilir, özellikle uzak doğunun ve Akdeniz ülkelerinin sıcak ve kuru iklimine sahip, ekonomik bakımdan yoksul bölgelerinde hala endemik olarak rastlanan bir hastalıktır. Temizliğe dikkat edildiği sinek ve tozlardan korunulduğu taktirde. Trahom hastalığı tehlikeli bir hastalık olmaktan çıkar.

Korunma
Temizlik şartlarının düzeltilmesiyle trahom yayılması önlenebilir. Havlu ve mendil gibi eşyayı müşterek kullanan kimselere hastalık bulaşacağından bu husus halka izah edilmelidir. Mekanik bulaşmada rol alan karasineklerle savaş lazımdır. Hastalığın fazla bulunduğu bölgelerde kitle tedavisi yapmak uygun olmaktadır.





KUMRAN'DA BULUNAN BAHARATLAR
...
Qetoret (Kutsal Tütsü) Vendyl Jones, 1992 kazılarda bulunan tapınak tütsü örnekleri inceler. Tahminen 600 lbs. Sütun Mağarası Kuzey girişinde kazı gönüllüler tarafından 1992 yılı baharının sonlarında "kırmızımsı toprak"ın neye benzediğini ortaya çıkarılmıştır. Ekip üyeleri, maddede tarçın kokusu olduğunu tespit etti. Dr Marvin Antelman Wiezmann Enstitüsü tarafından yapılan ön analizde gerçekten organik olduğunu ortaya çıkardı. "Yoğunluğu sudan daha hafif malzeme kırmızı toprak ya da kırmızı mineraller kategori dışında olduğunu gösterir ...... aynı zamanda yüksek oranda kül tipik bitki kaynağına işaret eder." ...

Son zamanlarda, Dr. Terry Hutter, daha ayrıntılı bir analiz yaptı ve ifade etmiştir. "Kırmızı-kahverengi baharat örnek dokuz farklı ve benzersiz bitkilerden oluşur. Bitkilerin polen ve organik maseral türleri ile dikkatleri üzerine çekiyor." Dr Hutter listelenen bu: Üç tür tarçın, safran Balsam, sakız, Galbanum'dan, Cassia, buhur. Tütsü miktarı da önemli. Bir yıl için hazırlanan günlük tapınağı hizmet miktarına karşılık gelir. Tevrat sadece Qetoret(Kutsal Tütsü) dört madde listeler. Mişna, Sodom ve tuz Karcina lye ek olarak, on bir listeler. İkinci metin de Avtinas aile söyler ve nasıl bu değerli baharat bileşik sırrı ile suçlandı.
... Jericho (Eriha) Kumran'ın yaklaşık 12 kilometre kuzeyindedir. İlginçtir ki, genç edh-Dhib Muhammed, 1947 yılında; iki şeyden biri, on kil kavanoz içinde Ölü Deniz Parşömeni keşfetti. Diğeri de yukarıda açıklanan "kırmızımsı toprak" ile dolu bir tencere.

Talmud ve Siddur listelenen on bir Qetoret (Tütsü) Baharatları:

on bir ana baharat hazırlamak için kullanılan diğer maddeler: 9 kabin Karshina-fiğ sodalı su, 3 se'in Kıbrıs kapari şarap ya da yaşlı, beyaz şarap, 1 / 4 ve 3 kabin (21 litre) (9 litre Kaplan göre) Sodom kab (1 su bardağı) tuz-nitrat maaleh ashan ("duman üreten bitki" - nitrik asit içeren muhtemelen leptadenia pyrotechnica) yanı sıra küçük miktarda ve Ürdün kehribarı (muhtemelen cyclomen).



8-
Talmud ve Siddur'da Listelenen on bir Baharat : Qetoret(Kutsal Tütsü)

İçerik
Miktar
Yoğunluğu %
1
ha'tzori — balsam
70 maneh
13.0%
2
ha'tziporen — onycha
70 maneh
13.0%
3
ha'chelbenah — galbanum (Kasnı otu sakızı)
70 maneh
13.0%
4
ha'levonah — frankincense (Buhur, Günlük)
70 maneh
13.0%
5
mor — myrrh (Mırra) (Balsam)
16 maneh
3.0%
6
ketzia — cassia (Çin Tarçını)
16 maneh
3.0%
7
shibolet nerd — spikenard (Hint sümbülü / Hint sümbülü yağı)
16 maneh
3.0%
8
kharkom — saffron (Safran)
16 maneh
3.0%
9
ha'kosht — costus
12 maneh
2.2%
10
k'lufah — aromatic bark (Aromatik ağaç kabuğu)
3 maneh
0.6%
11
kinnamon — cinnamon (Tarçın)
9 maneh
1.7%
A
Borit Karshina — lye (Kül suyu)
9 kab
14.3%
B
Yein Kafrisin — Cypress wine (Servi şarabı)
3 se'in/3kabin
16.8%
C
Melach Sedomit — Sodom salt (Sodom tuzu, Lut gölü)
1/4 kab
0.3%
D
Maaleh Ashan — Smoke producer (Duman üretici)
kol shehu
0.1%
E
Kipat HaYarden — Jordan amber (Ürdün kehribarı)
kol shehu
0.1%

Kumran’da eczacılık izleri - “Baharat Silosu”



6- Eski Mısır ve Filistin'de Uygulanan Bazı Tedavi Yöntemleri



6.1- Sülükle Tedavi (Hirudoterapi)
Hirudoterapi tıbbi sülüklerle (Hirudo Medicinalis) yapılan tedavi yöntemi olarak antik çağlardan beri kullanılmıştır. Sülük tedavisi ile ilgili ilk kaynaklar M.Ö. 15. yüzyılda yaşamış Babil'li hekimlere kadar gitmekle beraber, Mezopotamya'da bulunan, tahmini 4.000 yıl öncesine ait heykelde sülük tedavisinin uygulandığı görülüyor. M.Ö. 3. yüzyılda Mısır hekimlerinin vazgeçilmez tedavi yöntemleri arasında yer aldığı bilinmektedir. M.Ö. 1567 – 1308 yıllarında Eski Mısır’da kullanıldığına dair Firavunların mezar taşlarında Hirudoterapi resimleri bulunmuştur. (17. ve 18. hanedan dönemlerinde)
Sülüklerle tedavi eski Hindistan, Yunanistan ve İtalya’ da yaygın olarak uygulanmıştır. Ayrıca M.Ö. 2. yüzyılda Ege kıyılarında yaşamış olan hekim Nikandros, M.S. 1. yüzyılda Yunan hekim Pliniy ve M.S. 2. yüzyılda yaşamış olan Galen sülük tedavisi uygulamışlardır. İbn-i Sina’nın kitaplarında da sülük tedavisi yerini almıştır. Anadolu'da da sülüklerle tedavi asırlarca yaygın olarak kullanılmıştır. Ne var ki, 20. yüzyılda doğadan elini çeken insanlık sülük tedavisini unutmuş, ancak son yıllarda tekrar gündeme gelmiştir.
Amerika, Rusya, Fransa, Almanya, Belçika, Endonezya'nın başını çektiği ülkelerde doğal tedavi yöntemi olan Hirudoterapi klinikleri kurulmuş ve hızla kurulmaya devam etmektedir. Almanya'da 300'ün üzerinde Hirudoterapi Kliniği bulunmaktadır. Ülkemizde de Üniversite hastanelerinde ortopedi ve plastik cerrahi kliniklerinde kullanılıyor.
Uzun yıllardan beri sülük yetiştiriciliği ile uğraşan Ricarimpex isimli bir Fransız şirketinin müracaatı üzerine ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) sülükle tedaviye onay vermiştir.

Sülükler, kan emerken vücuda kendi ürettikleri salgıyı verirler. Bu salgıdan şu ana kadar izole edilebilen 105 biyoaktif madde tanımlanmıştır. Bilimsel çalışmalarda izole edilen biyoaktif madde miktarına sık sık yenileri eklenmektedir. Bu maddelerin bir kısmı kanın pıhtılaşmasını engellerken bir kısmı oluşmuş pıhtıları eritmekte, birkaçı ağrı kesici özellikler sergilemekte, bir bölümü de kan basıncını dengelemektedir. Ayrıca sülük tedavisinin antidepresan, antibakteriyel, antioksidan etkinliği de yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur.


Tıbbi Sülüklerin Kullanım Alanları
Hiper tansiyon, kalp damarlarındaki tıkanıklıklar ve diğer bazı kardiyovasküler hastalıklarda, atardamar ve toplardamar tıkanıklıkları başta olmak üzere birçok dolaşım sistemi hastalığında, varis, derin ven trombozu ve periferik arter tıkanıklıkları gibi damarsal sorunlarda, epilepsi çeşitlerinde, yumuşak doku romatizmalarında, felç, kısmi felç, iktidarsızlık, cinsel güç arttırıcı etki (afrodizyak), üreme organı rahatsızlıkları ve kısırlık, sedef, egzama ve dolama gibi cilt hastalıklarındakornea iltihabı, retina tabakası iltihabı, gözde oluşan hematom, retina altında oluşan kanamalarda glokom(göz tansiyonu), katarakt gibi göz hastalıklarında ve buna bağlı görme kayıplarında, retinal arter tıkanıklığı gibi tedavisi neredeyse imkansız göz hastalıklarında başarıyla kullanılmaktadır.
Migrende ve her türlü baş ağrısı, troid’e bağlı şişmanlık, hormonel bozukluklar ve buna bağlı şişmanlık sivilce, irin, astım ve bronşial hastalıklar, yanık vakaları, iyileşmeyen yaralar, deri iltihabı, yaşlılarda görülen deri sertleşmesi, hemaroid, ülserler, diş iltihabı, sinüzit, kulak çınlaması, kronik kulak iltihabı, Meniere Hastalığında ve bazı işitme kayıplarında başarıyla kullanılmaktadır.  
Artroz ve artrit gibi iskelet sistemi hastalıklarında, iltihaplı ve iltihapsız eklem romatizmalarında, eklem yangısında ve eklemlerin aşınmasında ortaya çıkan ağrıların azaltılmasında, parçalanmış dokuların tekrar eski haline getirilmesinde, Ortopedi ve Rekonstrüktif Cerrahi kapsamında, kangren gelişmekte olan kopan organ tamirlerinde de tüm dünyada yaygın biçimde kullanılmaktadır. (kazalarda kopan el, kol, ayak ve parmak gibi kısımların yerine dikilmesinden sonra kan sirkülasyonunun sağlanması için uygulanır)
Saçlı deri nakli olaylarında derinin nakledildiği yerde oluşan kan birikiminin temizlenmesinde, yeni kapillar damarların oluşumunda ve kan sirkülasyonunun sağlanmasında sülüklerden faydalanılır. Çeşitli travmalar sonucunda gelişen şişlik, yangı ve hematom gibi ağrılı olayların tedavisinde sülükler kullanılarak başarılı sonuçlar alınmıştır.
Sülüğün tükürük salgısı tedavi edici kimyasal salgılar yönünden de zengindir. Bunlarda birisi Hirudindir. Hirudin antikuagulan özellikte olup heparin yerine kullanılabilmektedir. Tıkanmış damarların açılmasında kullanılmaktadır. Ayrıca sülüklerin damarları genişletme özelliği bulunduğundan damar tıkanıklıklarını açmada yararlanılmaktadır. Biopharm Sülük Şirketi sülükleri direkt kullandığı gibi bunların taşıdığı doğal ilaçları da saflaştırarak elde etmektedir.
Amazon sülüğü olarak bilinen Haementeria ghilianii’den elde edilen bir ekstrenin akciğer kanserine iyi geldiği yapılan çalışmalarda belirtilmiştir.
Son olarak sülüğün güçlü antioksidan etkisi nedeniyle Koruyucu (Preventif) Tıpta da kullanımından bahsetmek gerekir ki; yılda bir defa yapılan Sülük Tedavisi, o yıl içinde enfeksiyonlar başta olmak üzere birçok hastalığa karşı koruyucu etki göstermektedir.16


6.2- Lut Gölü Tuzu
(4.5- Lut Gölü'nün Özellikleri konusuna bkz. 18. sayfa)

6.3- Kaplıca Tedavisi
(4.6- Esseniler ve Kaplıca Tedavisi konusuna bkz. 19. sayfa)

6.4- Esansiyel Yağlar (Uçucu Yağlar)
Antik çağlardan beri "Esansiyel Yağın" antibakteriyel-dezenfektan özellikleri bilinmektedir. Esansiyel yağların; doğal olması ve yan etkisinin olmaması nedeniyle artık günümüzde insan, bitki ve hayvan sağlığı açısından önemi anlaşılmış, bu konuda çeşitli araştırma ve incelemelerin konusu olmuştur.
Bitki uçucu yağların fitopatojen bakteriyel hastalık etmenlere karşı antibakteriyel etkinlikleri üzerine yapılan çalışmalar ile bitki uçucu yağların gıda ve insan patojeni bakteriyel hastalık etmenlerine karşı antibakteriyel etkinlikleri üzerine yapılan çalışmalar günümüzde önemi artarak devam etmektedir.
Çukurova Üniversitesi'nde yapılan araştırmalar sonrasında Kekik Yağı'ndan hastane mikroplarını öldüren formül elde edildi. (TRT Haber - 12.12.2011 tarihli Gıda Mikrobiyoloji Uzm.Prof.Dr. Fatih Özoğul ile yapılan röportaj.)

http://tvarsivi.com/cukurova-universitesinde-yapilan-arastirmalar-sonrasinda-kekik-yagindan-hastane-mikroplarini-olduren-12-12-2011-izle-i_2011120338139.html - 12.12.2011 tarihli erişim.


Bir bitkinin aromatik bileşiklerini içeren koyulaştırılmış bir yağa denir. Esansiyel yağlar, bitkilerin parfümlerinden sorumludurlar ve çoğunlukla çiçek ve yapraklarda bulunurlar. Bu kokuların terapatik özelliklere sahip olduğu düşünülmektedir.
Esansiyel yağlar aroma terapide, masaj terapisinde ve diğer alternatif terapilerde kullanılmaktadır. Online şekilde veya doğal gıda marketlerinde küçük şişeler biçiminde mevcuttur ve ayrıca nitrogliserinler, losyonlar, banyo tuzları ve mum gibi ürünlerin içerisinde de bulunurlar. Esansiyel yağlar, havada kolayca buharlaşırlar. Bu nedenle de "uçucu yağlar" olarak adlandırılırlar.
Bu yağlar ayrıca aroma terapi esansiyel yağlar veya uçucu yağlar adlarıyla da anılırlar. Bitki parçalarının belirli sıcaklık ve sürelerde ısıtılarak buharlaştırılması ve bu buharla beraber uçan "Uçucu Yağların" yoğuşturularak ayrı bir kapta toplanması metodu (destilasyon/damıtma) ile elde edilirler.



6.4.a-Balsam Yağı
Kızıldenizin sağ ve solundaki ülkelerde doğal olarak yetişen Mırra bitkisinden Balsam Yağı üretilmektedir. Balsam yağı; Antimikozit (mantarları öldürücü), antiintestinalmikozit (bağırsak mantarlarını yok edici)antiseptik, damarları daraltıcı, vücudu ısıtıcı, uyuşturucu-ağrı kesici, iltihapları önleyici, ciltteki kesik ve yaraları iyileştirici özellikleri nedeniyle kullanılmaktadır. Nefes darlığına ve vereme iyi gelir. Öksürüğü keser, balgam söktürücüdür. Gözün görme gücünü arttırır. Göz kararmalarını giderir. Bağırsak iltihabında faydalıdır. Adale sertleşmesine iyi gelir. Romatizmal ağrılarda masaj yapılarak uygulanır. Hemoroitlerde fayda sağlar. Günümüzde de halen halk arasında yaygın olarak; dişeti, ağız, yutak ile bademcik iltihaplanmalarına ve yaralarına karşı kullanılır.
Mırra M.Ö. 2000 yıllarında Eski Mısırlılar tarafından ve sonrada bölgedeki diğer Arap ülkeleri tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Balsam yağı Mısırlılar tarafından ölüleri mumyalama işlemlerinde de kullanılmıştır.


6.4.b- Sedir (Servi) Yağı
Sedir ağacının damıtılmasından elde edilen uçucu yağ; dezenfektan olarak ve diğer tıbbi amaçlar için ilk olarak Mısırlılar ve Sümerler tarafından 5000 yıl önce kullanılmıştır. İsrailoğulları tarafından asırlardan beri Cüzzam hastalığının tedavisinde ve dezenfektan olarak kullanılmıştır. Süleyman peygamber zamanında da Sedir yağı üretildiği bilinmektedir.


6.5- Baharat ve Tütsü (Aerosol) ile Tedavi
Yahudi ve Hristiyanlar, asırlar boyu baharatları; yakmak suretiyle elde edilen tütsü ile bazı hastalıkları tedavi etmişlerdir. Bu durum hem yahuda ve hristiyan kültüründe bulunmakta hem de tarihi bir olgu olarak bilinmektedir. Hatta Talmud ve Siddur'da listelenen On bir Baharat: Qetoret(Kutsal Tütsü) karışım oran ve miktarlarıyla beraber kayıtlıdır. Bazıları; Mırra, Onycha, Kasnı otu sakızı, Günlük(buhur), Tarçın(Cassia-Çin tarçını), Hint sümbülü, Safran, Costus, Aromatik ağaç kabuğu, Tarçın vb. (Talmud'da adı geçen 11 baharatın en az 8'i olmak üzere; Kumran'daki silolarda toplam 272 kg (600 lbs) baharat bulunmuştur.)

Essenilerin sahip oldukları tıp bilgileri sayesinde, Kumran'da bulunan baharatlardan ilaç yaptıkları ve bunları tedavide kullandıkları anlaşılmaktadır. Bu baharatların karışım yüzde oranlarını, gramajlarını ve çeşitli bitkilerden esansiyel yağ elde etme metodunu (destilasyon) bilmelerinin yanında tedavide kullanılacak ilacın dozunu ve süresini bilmeleri de takdire şayandır. Günümüzde de bitki ve baharatların tedavideki yeri yeniden önem kazanmıştır.



7- MERYEM OĞLU İSA'NIN HEKİMLİĞİ
Antik Filistin bölgesindeki; Gazze, Kumran, Masada, Gadara gibi yerleşim yerlerinde yapılan arkeolojik kazılarda; diş tedavi aletleri, göz tedavisinde kullanılan kemik spatulalar, cımbız, kaşık gibi cerrahi aletlerin yanında, çömlek şişelerde bulunan yara iyileştirici özelliği de olan balsam yağı kalıntılarının bulunması, bölgede tıp ilminin ileri düzeyde olduğunu gösteriyor. Bölgede yüzyıllardır var olan tıp ilminin M.S. 1. yüzyılda, İsa'nın yaşadığı dönemde sıçrama yaptığını ortaya koyuyor. Filistin'de yapılan arkeolojik kazılarda çıkarılan cerrahi aletler Almanya'daki Bingen müzesinde sergilenmektedir.17

İki bin yıllık Kumran yazıtlarında her türlü yara tedavisiveba ve cüzzam hastalığının teşhis edilmesi, tedavi ve karantina kurallarının düzenlenmiş olması, burasının aynı zamanda bir sağlık merkezi olduğunu göstermektedir. 18

Esseni kelimesi; “İyi Eden” -ruhun ve bedenin iyi edilmesi- anlamına gelir. Topluluk, Yunanca'da “Terapistler” ve“Tanrı’nın Doktorları” olarak anılmaktadır.

Asırlardır cilt hastalıklarında şifa kaynağı olarak görülen Lut Gölü'nün sedef hastalığı gibi bazı cilt hastalıklarının tedavisindeki yeri, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır (bkz.ilgili video). Lut Gölü'nün suyunda, denizyatağında (çamurunda) ve tuzunda döllenme dönemi hormonu (estrous hormone) olduğu Dr Buchman tarafından bildirmiştir.19

Essenilerin yaşadıkları bölgede; Kumran harabelerinin hemen güneyinde bulunan Ain Tanur ve Ein Feshkha'da 150 kadar irili ufaklı kaplıca kaynağı bulunmaktadır. Essenilerin kaplıca tedavisini bildikleri ve uyguladıkları tarihi kayıtlardan da anlaşılmaktadır.

Kumran'da yapılan arkeolojik çalışmalarda; silolarda 272 kg (600 lbs) tedavi amaçlı kullanılan baharatın bulunması, damıtma yoluyla çeşitli bitkilerden ilaçların üretilmesi dikkat çekmektedir.

Bütün bunlar dikkate alındığında ve Meryem oğlu İsa'nın, Kumran'da yıllarca yaşadığı da düşünüldüğünde; İsa peygamberin; tıp, eczacılık ve gıda mühendisliği dalında uzmanlaştığı anlaşılıyor.

Meryem oğlu İsa'nın Kumran'da; tıp, ilaç yapımı-eczacılık, gıda üretimi ile gıdaların uzun süre korunması konusunda eğitim aldıktan sonra, maddi ve manevi çöküntü içinde olan kavminin kurtuluşu için görevlendirildiğini Al-i İmran 49. ayeti ve Maide 110. ayetlerinden anlıyoruz. Hem hekim olarak hastaları tedavi etmiş; hem sağlıklı ve uzun sure dayanacak gıdaların üretimi konusunda toplumunu bilgilendirerek sefaletten kurtarılmasını sağlamış, hem de manen adeta ölmüş olan kavmini elçilik görevi ile Allah'ın izniyle dirilmiştir.

Ayetler:
Al-i İmran 48-49 Ve O [Allah], o'na kitabı, hikmeti [zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri] ve Tevrât ile İncîl'i öğretecek. Ve o'nu İsrâîloğulları'na, ‘Şu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben, çamurdan kuş görünümünde bir şey yapar, ona üflerim de Allah'ın izniyle o kuş oluverir. Ben, körü ve abraşı iyileştirir, ölüleri Allah'ın izniyle diriltirim. Evlerinizde yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inananlarsanız bunda sizin için kesinlikle bir mucize vardır.

Mâide 110 Hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerinde ve annenin üzerinde olan nimetimi hatırla! Hani Ben seni Allah'ın vahyi ile güçlendirmiştim. Yüksek mevkide olan biri olarak ve yetişkin biri olarak insanlara konuşuyordun. Hani sana Kitabı, haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim.
Hani Benim iznimle/ bilgimle çamurdan; kilden (seramikten) kuş şekli gibi bir şey (Buhurdan) yapıyordun. Sonra da onun içine üflüyordun; aerosol oluşturuyordun, onlar da (hastalık yayan; aşılayan haşereler) Benim iznimle kuş oluveriyordu/çabucak gidiyorlardıAnadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi iznimle/ bilgimle iyileştiriyordun. Yine Benim iznimle/ bilgimle sosyal ölüleri çıkarıyordun/ canlandırıyordun. Ve hani İsrail oğullarına apaçık kanıtlarla gelip de onlardan Allah'ın ilâhlığına ve rabliğine inanmayanların: “Bu ancak apaçık bir sihirdir” dedikleri zaman seni onlardan korumuştum.

İsa peygamberin hekimliği konusunda İncil'de de bilgiler yer almaktadır.





                                                 Hakan KAYILI

                                                 06 Nisan 2012




Kaynakça

  • Scripture and Other Artifacts Essays on the Bible and Archacology in Honor of Philip J. King, Michael D. Coogan, J. Cherly Exum (Din ve Diğer Eserleri İncil ve Arkeoloji Onuruna Denemeler) isimli orjinali İngilizce olan kitabın 321-325. sayfalar arası çevirisi.

  • Texte und Studien zum Antiken Judentum (Metinler ve Antik Yahudilik ile ilgili çalışmalar) Lena CANSDALE Qumran and the Essenes (Kumran ve Esseniler) isimli kitabın 88. sayfasının çevirisi.

  • Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları” Geza VERMES Çev. Nurfer ÇELEBİOĞLU (Cilt Hastalığının Teşhisi 169. sayfa)

  • Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları” Geza VERMES Çev. Nurfer ÇELEBİOĞLU (Şükran İlahileri 290. sayfa)

  • Muhammed ESED'in Kur'an Mesajı 99. sayfasındaki 42. numaralı açıklaması

  • Doç. Dr. Yaşar Kutluay'ın İslam ve Yahudi Mezhepleri isimli eseri

  • http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0skenderiye_k%C3%BCt%C3%BCphanesi

  • http://tr.wikipedia.org/wiki/Esseniler

  • Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları” Geza VERMES Çev. Nurfer ÇELEBİOĞLU (Kurallar, 171, 204, 205, 245, 248. sayfalar)



Esseniler'le ilgili ayrıntılı bilgi için;
  • Philo of Alexandria (That Every Good Man Should be Free, 75-91;

  • Flavius Josephus (War II, 119-61; Antiquities, XVIII, 18-22).

  • Romalı bir coğrafyacı ve doğa bilimcisi olan Pliny the Elder'in Latince eseri. (Natural History V, 17, 4[73])

  • Geza Vermes ve Martin Goodman, The Essenes According to Classical Sources, Sheffield, 1989

  • Eusebius, Praeparation evangelica VIII, içinde Apology for Jews, 6-7);


Dipnotlar

1 - İsmail TAŞPINAR Yrd. Doç. Dr., Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi.
Hz. İsa Döneminde Bir Münzevi Cemaat: Esseniler (11, 30 ve 31 nolu not)
Essenes: An Ascetical Community During the Time of Jesus

2 - Rabbin Hizmetine Adanan Çocuklar

Kurtarıcı (Messianic) Kural - IQSa
“Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları” Geza VERMES (178. sayfa)
Gençliğinden itibaren ona Meditasyon Kitabı'nı öğretecekler ve yaşına göre Anlaşma'nın İlkeleri'ni anlatacaklar. O, on sene boyunca kurallara göre eğitilecek ...
O, yirmi yaşına geldiğinde, kendi ailesi içindeki sorumluluklarını üstlenecek ve kutsal birliğe katılacak. İyiyle kötü arasındaki ayırımı öğreneceği yirmi yaşına gelinceye kadar bir kadınla cinsel ilişki kurmayacak. Ancak yirmi yaşından sonra, yargılamalarda tanık olarak kabul edilecek ve duruşmalarda yardımcı olacak.
Kişi, yirmi beş yaşına geldiğinde, kutsal birlik kuruluşları(memurları) arasında yer alabilecek ve birliğe hizmet sunabilecek.
Otuz yaşına basan kişi, davalara ve yargılamalara katılabilecek; Binler, Yüzler, Elliler ve Onlar birliklerinin başkanları arasına girebilecek; Harun Oğulları'nın, Kâhinlerin, otoritesi altında onların ailesine katılabilecek. Birlik içinde aile reisi seçilmiş her üye, kavrayış gücüne göre görevini en iyi biçimde yerine getirmeye çalışacak ve izlediği yolun mükemmelliği uyarınca durumunu güçlendirmeye çalışacak.
Seneler içinde yeteneğini kanıtlayan kişi, sahip olduğu güce göre, birliğe hizmet etmek için görevlendirilecek.
***
3- Şükran İlahileri - 17. İlahi - “Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları” (295. sayfa)
...
Çünkü beni babamdan beri tanırsın
ve beni döl yatağındayken seçmiştin.
Annemin karnından beri bana şefkat gösterdin
ve bana gebe kalanın memesinden bu yana
merhametlerin benimle oldu.
Beni büyütenin kucağındayken lütufların benimleydi
ve gençliğimden bu yana
beni aydınlattın yargının bilgeliğiyle.

Beni kati doğrulukla doğrulttun
ve Kutsal Ruhun'la beni onurlandırdın
ve bugüne dek kalbimi açtın.
Senin haklı azarların hatalarıma eşlik eder
ve güvenli huzurun ruhumu kurtarır.
Bağışlayıcılığının bolluğu adımlarımla birlikte
ve sonsuz merhametlerin hükmüme eşlik eder.
İhtiyarlığıma dek benimle ilgilenirsin;
çünkü babam beni bilmedi
ve annem beni Sana terk etti.
Çünkü sen, doğruluğunun oğullarına bir babasın
ve yavrusunu seven bir kadın gibi onlarla sevinirsin;
kucağında bir çocuğu büyüten manevi bir baba gibi,
bütün yarattıklarınla ilgilenirsin.

4- Dört İncil Farklılıkları ve Çelişkileri – Prof. Dr. Şaban KUZGUN (Hz. İsa'nın hayatı - bkz. 221-223. sayfa )

5- Kumran Yazıtlarında geçen bir ilahi Kumran'ın konumunu tarif etmektedir.

Şükran İlahileri 18. ilahi
“Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları” Geza VERMES (290. sayfa)
Şükürler olsun Sana, ey Rab,
beni çorak bir toprakta,
çağlayanlar pınarının yanına koydun,
bir çölde,
sulak bir bahçenin yanında.
Çünkü bir fidanlık kurdun
selvi, çam, ve sedirden, kendi görkemin adına,
gizli bir pınarın yanına hayat ağaçları,
diğer ağaçlardan sularla gizlenen
ve onlar filiz verirler daimi Bitki için
ve daimi pınarla birleşmesi için

6- Muhammed ESED'in Kur'an Mesajı eserinin 99. sayfasındaki 42. numaralı açıklaması
Havâriyyûn (tekili: havârî) Kur’an'da Hz. İsa'nın bağlıları için kullanılan bir unvandır. Bu terime (“beyazlık” anlamına gelen havar'dan türetilmiştir) birçok müfessir tarafından, “yıkayarak elbisesini beyazlatan kişi”den (çünkü, rivayete göre, Hz. İsa'nın müritlerinden bazısının işi buydu) “beyaz elbiseler giyen kişi”ye veya “kalbi beyaz (yani, temiz) olan kişi”ye (karş. Taberî, Râzî, İbni Kesîr) kadar değişen birçok anlam verilmiştir. Ancak kuvvetle muhtemeldir ki havârî terimi, Hz. İsa zamanında ve belki o'nun da mensubu bulunduğu Filistin'de yaşayan dinî bir Yahudi grubu olan Essene Kardeşliği'ne mensubiyeti göstermek için kullanılmıştır ve son zamanlarda keşfedilen Ölü Deniz Kitabeleri'nin sağladığı deliller de bu görüşü desteklemektedir. Esseniler, ahlakî safiyet sahibi olma ve fedakarca davranma gereğini vurgulamaları ile temayüz etmişlerdi ve inançlarının zahirî bir işareti olarak daima beyaz elbiseler giyerlerdi. Bu, onlara neden bu adın verildiğini tatmin edici şekilde açıklamaktadır. Hz. Peygamber'in, bir defasında, “Her peygamberin havârîleri vardır” (Buhârî ve Müslim) demiş olduğu gerçeği, yukarıdaki görüş ile çelişmez. Çünkü o, bu terimi mecazî anlamda, Hz. İsa'nın “Allah yolundaki yardımcıları”nı kastederek kullanmıştır.

7- Hareke ve noktalama işlemi üç aşamada gerçekleşmiştir. 1- Kelime sonlarına nokta şeklinde hareke konulması. 2- Birbirine benzeyen harfleri ayırt etmek için harflerin noktalanması. 3- Bugünkü şekilde harekelerin konulması.

Noktalama ve hareke işaretlerini dikkate almadan farklı okuyanların da olduğu bir gerçektir. Örneğin, Bakara 102 ayetindeki “melekeyni (iki melek)” ifadesi, İbn Abbas, Hasan-ı Basrî, Ebü`l-Esved ve Dahhâk tarafından “melikeyni (iki kral)” diye okunmuştur.



8- Tebyinü'l Kur'an 10. cilt, 121-126. sayfa, Al-i İmran 46. ayet
http://www.tebyinulkuran.com/index.php?page=meryem

9- İsmail TAŞPINAR Yrd. Doç. Dr., Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi.
Hz. İsa Döneminde Bir Münzevi Cemaat: Esseniler (30 ve 31 nolu not)
Essenes: An Ascetical Community During the Time of Jesus

10- https://www.wikizero.com/tr/Mesih

11- Ancient Israelite cuisine (Eski İsrail Mutfağı)
DEPOLAMA VE HAZIRLIK
Üretilen sıvı ve katı gıdaları bir sonraki hasat zamanına yetecek kadar yiyecek saklamak, hayatta kalmak için, depolanması bilhassa önem kazandı. Tahılları; nemden ve haşerelerden korumak için yeraltı tahıl ambarlarına dökülerek depolanmıştır. Aileler evlerinde büyük seramik kavanozlarda; tahıl, şarap(üzüm şırası) ve yağ(zeytin yağı) saklanıyordu. İyi korundukları zaman, buğday, arpa, baklagiller ve somun (ya da kabuklu yemiş) uzun süre muhafaza edilebiliyordu. Yağmur sularını doğal kaynaklardan avlularında ek sarnıçlarda toplanmıştır.
Fermantasyon (mayalanma) sirke, zeytin yağı çıkarma ve gıdaları kurutma ile saklanabilir ürünlere dönüştürecek tüm yolları biliyorlardı. Hayvanlar için bitki besleyerek, onları ete ve süte dönüştürme imkanına sahip oldular. Bu "toynak depolama" anlamına gelmektedir.
PEKMEZ
Üzüm İncil'de anılan yedi çeşitten biridir. Şarap üretimi için kullanıldığı gibi, taze ve kurutulmuş olarak kullanılmıştır. Üzümlerin daha sonra uzun bir süre saklanabilmesi için güneşte kurutuldu.
Üzüm de koyu, bal gibi sıvı, bir tatlandırıcı olarak kullanılan bal denilen üzüm pekmezi üretmek için kullanılmıştır. Üzüm pekmezi, fıçılar içinde ayakla çiğnenir, süzülür. Üzüm şırasının su içeriğinin buharlaşması için kaynatılır. Dinlendirilerek, fermantasyona bırakılır.


http://www.wiki-zero.com/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQW5jaWVudF9Jc3JhZWxpdGVfY3Vpc2luZQ


12- A KURALLAR 4Q271, böl. 2 (4Q269, böl. 8 i-ii; 270, böl.3 iii)
 ... o, harman yerindeki hasadın her 'homer'ından (hacim ölçüsü: 220 litre) 
onda bir oranında pay alır; bu pay, bir ephah ya da batha (22 litre) denk 
düşer. Ephah ve bath, eşittir. Her bir Homer, tahılın bir 'ephah'ının altıda 
biri ve bir bath meyvenin onda biri. Kimse yüz kuzudan birini (Hezekiel 
45:15, iki yüz kuzudan birini) sunup da kendini ayırmasın. Kahinler gelip
de ilk ürünü kutsamadan önce, kimse hasat yerindeki ya da bahçedeki 
yemişi yemeyecek ... bir adama ait bir ev ... bunu satabilir ve ... ve 
suçsuzdur ... Kimse kutsal yemeğine ... getirmesin. Kimse ulusların 
tapındığı altından, gümüşten, bakırdan, kalaydan ya da kurşundan putları 
kutsal yemeğin yanına yaklaştırmayacak; ancak ateşten yeni çıkarılmış 
metal yemeğe yakınlaştırılabilir Kimse iş için kullanılan deri, giysi ya 
da tekneyi taşımayacak. Bu eşyalara insan cesedi dokunduğunda da aynı 
kural geçerli olacak; ancak yasa uyarınca kutsal suyla temizlenen ceset 
kirli sayılmayacak. Günahkarlık çağı boyunca temiz kişiler, ölüleri saf 
suyla temizleyecekler. Birliğe katılma yaşına gelmemiş erkekler ... 

                A KURALLAR                                4Q285, 8. böl.
           İsrail Oğulları'na şöyle yanıt verecek: En Yüce Tanrı'nın adına, kutsanacaksınız ...
O'nun kutsal adı sonsuza dek kutsanacak. O'nun kutsal melekleri kutsanacak. 
En yüce Tanrı, sizi kutsayacak. Yüzünü sizden yana çevirecek ve cennetteki
hazinesini sizin için açarak, toprağınıza kutsama, çiy, yağmur, erken yağmur 
ve geç yağmur yağdıracak ki bolca mısırınız, şarabınız ve yağınız olsun. 
Toprakta sizin için meyveler yetişecek. Onları yiyecek ve besleneceksiniz. 
Toprağınız verimli olacak; topladığınız ürünlerde küf ya da mantar 
bulunmayacak. Birliğinizde hiçbir çocuk ölmeyecek ve kimse zor duruma 
düşmeyecek. Yabani hayvanlar topraklarınızdan çıkacak ve veba hastalığı 
görülmeyecek. Tanrı sizinledir. O'nun kutsal melekleri birliğinizdedir. O'nun
kutsal adı sizin üstünüzedir. ... aranızda ...
                                                                                    
                A KURALLAR                               IIQ14
           İsrail'in Tanrısı adına onları kutsayacak. İsrail Oğulları'na ... şöyle yanıtlayacak: 
Sonsuza dek kutsanacaksınız ve O'nun ... kutsanacak ... ve kutsal Melekleri 
kutsanacak. En yüce Tanrı, sizi kutsayacak. Yüzünü sizden yana çevirecek ve 
cennetteki hazinesini sizin için açarak, toprağınıza kutsama, çiy, yağmur, erken 
yağmur ve geç yağmur yağdıracak ki bolca mısırınız, şarabınız ve yağınız olsun.
Toprakta sizin için meyveler yetişecek. Onları yiyecek ve besleneceksiniz. 
Toprağınız verimli olacak; topladığınız ürünlerde küf ya da mantar 
bulunmayacak. Birliğinizde ne bir çocuk ölecek ne de biri zor duruma düşecek 
ve yabani hayvanlar topraklarınızdan çıkacak. Toprağınızdan kılıç geçmeyecek. 
Tanrı sizinledir. O'nun kutsal melekleri birliğinizdedir. O'nun kutsal adı sizin 
üstünüzedir. 

                 A KURALLAR                              4QTohorot (Saflıklar) A    4Q274  3 i-ii
 I ... Tanrı, onun gözlerini açar ve o, okur ... bütün yasalarını ... çünkü ... yiyen adam 
... meyvenin suyu sızmamışsa bu meyveyi yiyebilir; ancak ezilen ve bu nedenle 
suyu sızan ya da kirli bir kişinin dokunduğu meyve yenmez. Ayrıca bütün 
yeşillikler ... ve olgunlaşmış salatalık ... Her kim ki ... 
 II ... mühürlü tekneler ... temiz adam açısından kirlidir. Üzerinde çiy damlası 
bulunmayan her yeşillik yenilebilir. Eğer bu sebze yenilmemişse suya koyun. 
Eğer bir adam bunu yere koyarsa ve yağmur yağdığı zaman su seviyesi bu 
yemişe kadar yükselirse ve kirli bir adam buna dokunursa, bu kişi kirinden 
arınmadığı sürece bu sebzeyi yemeyecek ...
 Topraktan yapılmış tekne ... onun içinde olan sıvı ... 
A. KURALLAR 4Q Hasat Toplama (4Q284a)
 ... sepet ... Kimse bunları toplamasın ... Cemaat'in sıvılarına dokunamaz;  
çünkü incir ve narlar sulanmışsa ya da bunlar cemaat üyesi olmayan 
biri tarafından toplanmışsa, koyuldukları sepetle beraber kirlenirler. 
Zeytinler, zeytin sıkacağında ezilinceye dek, bunların temiz kalmasına 
dikkat edilecek. ... saflık ...

 *  … Burada 'yeni şarap'la kastedilen şey açık değildir; ancak -Tapınak Parşömeni 
dışında- bütün parşömenlerde, İbranice şarap sözcüğüne karşılık gelen -tiros 
ve yayin- kelimelerinden ikincisi, olumsuz anlamda kullanılır. Muhtemelen, 
Essenilerin içtiği 'şarap' mayalanmamış üzüm suyuydu. ...
* “Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları” Geza VERMES Çev. Nurfer ÇELEBİOĞLU (Kurallar, 171, 204, 205, 245, 248. sayfa)
13- Çömlekçilik
Kumran da kazılarda günlük yaşamlarında sakinleri tarafından kullanılan çok sayıda 
seramik kaplar bulunmuştur. Seramik kaplar; değerli sıvıların depolanması, 
yiyecek ve içeceklerin muhafazası için kullanılmıştır. Pişirme kapları, mutfak 
aletleri ve küçük kaplar bulunmuştur.
http://www.biblediscovered.com/tag/qumran/

14- KUMRAN'DA GIDA MUHAFAZA KONUSU
Archaeological İnterpretation and Debates.pdf Dosyası 175(186). sayfasının çevirisi

Üzüm, Üzüm suyu
Topluluğun şarap (şıra/üzüm suyu) sıktığının en önemli kanıtı üzüm sıkmakta kullanılan aracın varlığıdır. Site içinde üzüm sıkılan binada yetenekli üyeleri üzümleri sıkarak şarap ayini için temiz/saf gıda üretmişler. Ayrıca çanta şeklinde saklama küplerinin iç yüzeyleri morumsu-gri renkli lak ile emdirilmiştir(laklama/vernikleme). Bu küplerle karakteristik özelliği olarak uzun süre üzüm suyu saklanmıştır. Pis yemek konusunda duyarlı olduklarından pis birinin dokunduğu ya da nemlenen yiyecekleri yememişler.

Hurma ve Hurma Balı ve Şırası (Dates and Date Honey) 176(187). sayfasının çevirisi
Kumran'da belirgin bir şekilde kömürleşmiş hurma çekirdekleri bulundu. 1950 lerden beri yapılan kazılarda mağaralarda ve kazı alanları dahil her ikisinde kömürleşmiş hurmalar, üzüm sıkma yerinin bitişiğinde bulundu. Hurma balı (hurma pekmezi) ve hurma şırası sitenin geçmişinde üretildi.

15- Doğada rezerv olarak; tuzluluğu değişen derecelerde 150'den fazla ılıca kaynağına, sahiptir. İkinci Tapınak dönemine ait bir antik kenti kalıntıları 1950 yılında kazılmıştır. Kalıntılar, Talmud'da afarsemon olarak bilinen balsam yağının, yapıldığı bir sitedir. İyi korunmuş bir merdiven ve bir giriş yolu da vardır. Burada kalıntıları ve Kumran içinde kalıntıları ile aynı zaman ve muhtemelen aynı toplumun bir parçası vardı; o Kumran'dan daha küçük olmasına rağmen ana bina, aynı düzen ve oryantasyon içinde olduğu görünüyor.
http://www.travelisraelonline.com/dead-sea/national-parks-dead-sea/einot-tzukim-nature-reserve-%E2%80%93-enot-tsukim-spring-ein-feshkha-spring/

16- Doç. Dr. Naim SAĞLAM - F. Ü. Su Ürünleri Fakültesi – Su Ürünleri Yetiştiriciliği Ana Bilim Dalı - Sülükler, Kullanım Alanları ve Ekonomik Önemleri

17- 4.3- ARKEOLOJİK BULGULAR (bkz. sayfa 16-17)

18- 4.4- KUMRAN YAZITLARI (TIP KONUSU) (bkz. sayfa 17-18)

19- 4.6- Esseniler ve Kaplıca Tedavisi (bkz. sayfa 19)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder