24 Mart 2018 Cumartesi

Kuran'da Davud Peygamber



KUR’AN’DA DAVUD PEYGAMBER
Kuran’da, Davud peygamber hakkında bilgilere iniş sırasına göre sırasıyla; Sad, Neml, Sebe, Enbiya, İsra ve Bakara surelerinde yer verilir. Bu sıraya göre ayetleri incelendiğinde Davud peygamberin hayatının tarihi ve arkeolojik verilerle uyum içinde olduğu görülür.

Güçler Sahibi
17.Sen onların dediklerine sabret ve güçlerin sahibi kulumuz Dâvûd’u hatırla. Şüphesiz o, Rabbine çokça dönendi. (Sad 17)
Davud peygamberin güçler sahibi olduğunu Kuran’dan öğreniyoruz. Onun fiziki, ahlaki, askeri ve siyasi olarak güçlü olduğu anlaşılıyor. Allah’a hizmet eden tarihteki ilk devletin hükümdarı olmasından anlaşılıyor. Ayrıca Davud peygamberin dağlardan yararlanması, demiri çeşitli amaçlar için kullanması, onun toplumunu her türlü sıkıntıdan kurtarması, toplumunu ileriye taşıması “güçler sahibi” olduğunun kanıtı niteliğindedir. Davud peygamberin yaşadığı çağ bilindiği üzere “Demir Çağı” (M.Ö. 1200-586) olarak adlandırılmaktadır.


Dağların Boyun Eğdirilmesi
18.Gerçekten Biz, dağlara boyun eğdirdik/yapısal olarak insanların yararına kullanılacak biçimde yarattık. Her zaman kendisiyle birlikte Allah’ı noksanlıklardan arındırırlardı. 19.Kuşları da toplu olarak o’na boyun eğdirmiştik/Dâvûd’un ve insanların yararlanacağı biçimde yaratmıştık. Hepsi o’na dönücü idi. 20.Biz o’nun mülkünü de pekiştirdik. Ve o’na yasayı ve hakkı bâtıldan ayıran sözü söyleme imkânını verdik. (Sad 18-20)

Kuran’da geçen dağların boyun eğdirilmesi konusu sadece Davud peygambere özel durum değil, şartlarını yerine getiren tüm insanların yapabileceği bir olaydır.
Davud peygamberin dağlardan yararlanmasını şöyle sıralayabiliriz:

  • Dağların yapısından dolayı zor şartlarda hayatı idame etme, savunma ve savaş açısından taktik beceriler kazanması,
  • Dağlarda jeolojiden yararlanması, madenleri amacına uygun olarak kullanması,
  • Dağlardan madenleri çıkarması, çıkarılabilecek madenleri tanıması,
  • Maden ergitme işi için dağlardaki ormanlardan yararlanması,
  • Savunulması kolay olduğu için kaleler, askeri üsler bölgenin en yüksek yerlerine inşa edilir. Davud peygamberin yaptırdığı kaleler ve askeri üsler de bu mantıkla yapılmıştır.
  • Dağlarda, savunmaya elverişli taştan evlerden oluşan şehirler oluşturması,
Antik çağlarda çok fazla araç gereç gerektirmeyen demir ergitme işlemi odun kömürü sayesinde yapılmıştır. Bunun için ormanlara yakın kurulan odun kömürü ocakları, işlenmiş demir elde etmeyi fazlasıyla kolaylaştırmıştır. Yani maden cevheri ormanlara yakın yerlere taşınarak ergitme işlemi yapılmıştır.
Gerçekten de Demir Çağında maden eritmek için ormana ihtiyaç duyulması nedeniyle, Orta, Doğu ve Güneydoğu Toroslardaki Lübnan sediri (Cedrus libanı), Toros köknarı, saçlı meşe ve tüylü meşe gibi geniş baltalıklar sağlayan orman formasyonları, üretimci kültürler tarafından yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Üretim için hammadde sağlayan bu türden bölgelerin kontrol altına alınması arkasından, Girit, Kıbrıs, Filistin, Suriye, daha sonra Mezopotamya ve İran ile Kafkasya’da demir üretimi ve kullanımı belirgin ölçüde artmıştır.1
Bu nedenle demir çağında Filistin-İsrail-Lübnan bölgesindeki Lübnan sediri ormanlarını elinde tutan Davud peygamber demir cevherini kolayca işleyebilmiştir. Böylece dağlar Davud’a boyun eğmiştir.
Tel-Dan şehrinde yapılan pek çok arkeolojik kazı çalışmalarında çeşitli metal aletler bulunmuştur.2 Kudüs’ün 33 km güneybatısında, Elah Vadisinin kuzeyinde bir tepenin zirvesinde yer alan Khirbet Qeiyafa kalesinde yapılan arkeolojik kazılarda çeşitli metal silah ve alet bulunmuştur.3 İsrail’in kuzeyinde “Ramim” dağlarında yaklaşık 40 milyon tonluk demir madeni bulunmuştur.4-5

Görüldüğü üzere Davud peygamber dağların özelliklerini kavramış, öğrendiği bilgilerle ihtiyacı olduğu madenleri dağlarda bularak işlemiştir. Bu anlamda dağlar ona boyun eğmiştir.
Dağların tespih etmesi İslam’da yozlaştırılan bir konudur. Tesbih etmek, tespih çekmek değildir. Tesbih konusunda kısa alıntı vermek istiyorum.

Dağların Tesbîhi: Kur’ân’ın birçok âyetinde bildirilmektedir ki, dağların tesbîhinin ötesinde, evrende ne varsa, canlı-cansız, akıllı-akılsız, her şey Allah’ı tesbîh etmektedir:

1.Göklerde ve yeryüzünde bulunan şeyler, Allah’ı her türlü noksanlıktan arındırdılar. Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
(Hadîd/1)
44.Tüm gökler/ uzay, yeryüzü ve bunların içinde bulunanlar, Allah’ı noksan sıfatlardan arındırırlar. O’nun övgüsü ile birlikte noksan sıfatlardan arındırmayan hiçbir şey yoktur. Fakat siz, onların Allah’ı noksan sıfatlardan arındırmalarını iyi kavramıyorsunuz. Şüphesiz ki O, yumuşak davranandır, çok bağışlayandır.
(İsrâ/44)
41.Göklerde ve yeryüzünde bulunanların, dizi dizi uçanların [kuşların, arıların, bulutların, boranların] Allah’ı her türlü noksanlıktan arındırdıklarını görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Hepsi kendi arındırmasını ve desteğini/doğaya yapacağı katkıyı kesinlikle bilmektedir. Allah da, onların işlemekte olduklarını en iyi bilendir.
(Nûr/41)

Ayrıca, Hadîd/1; Haşr/1, 24; Saff/1; İsrâ/44; Ra’d/13; Nûr/41; Cuma/1; Teğâbün/1; Enbiyâ/79; Zümer/75; Mümin/7; Fussılet/38; Şûrâ/5; A‘râf/206′ya da bakılabilir.

Yukarıda açıklandığı gibi Tesbîh, “yaratanı tüm nitelikleriyle tanımak ve tanıtmak” olduğuna göre, cansız varlıkların Allah’ı tesbîh etmelerinin dil ile değil, hâl ile olacağı ortadadır. Cansız varlıkların hâl dili, daima iç ve dış yapılarını teşkil eden kendi öz nitelikleri doğrultusunda davranmalarıdır. İşlevlerini, Yaratıcı tarafından kendilerine verilen bu öz nitelikler doğrultusunda yerine getiren tüm cansız varlıklar, bu halleriyle Allah’ı tüm kemâl sıfatlarıyla nitelemiş ve O’nu tüm noksanlıklardan tenzih etmiş olmaktadırlar. Daha da açık ifade etmek gerekirse, insan bilinci dışındaki tüm varlıklar Allah’ı kendi yaratılış özelliklerini yerine getirmekle ve O’nun koyduğu düzenin içindeki rolleri ile tesbîh etmiş olmaktadırlar. İnsanın değil, “insan bilinci”nin istisnâ edilmesinin nedeni, insan bedenindeki biyolojik mekanizmaların da aynı yasaya tâbi olarak Allah’ı tesbîh etmekte oluşundan dolayıdır. Kalbin durmaksızın çalışması, mitokondri organellerinin biteviye vücuda enerji üretmesi veya kardiyo-vasküler sistemin vücudun beslenme sürecindeki işlevini eksiksiz yerine getirmesi, bu biyolojik organ ve sistemlerin Yaratıcı’yı tesbîh etme şekilleridir. Yalnızca insan bilinci, Rabbini ancak bilinçli bir istem ve çaba ile tesbîh edebilir. Zaten bu da onu diğer varlıklardan ayıran temel özelliklerinden biridir.6


Mihrab/Davud’un Özel Evi
21.Ve sana şu davacıların haberi geldi mi? Hani onlar mihraba/Dâvûd’un özel evine çıkıp varmışlardı.
22,23.Dâvûd’un yanına girdiklerinde o, onlardan korkuvermişti. Ona, “Korkma! Biz, iki davacıyız. Kimimiz, kimimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver, haksızlık etme ve bizi doğru yolun ortasına yönelt” dediler. Birisi de dedi ki: “İşte bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz koyunu var, benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken, ‘Onu da bana ver’ dedi ve konuşmada bana üstün geldi/tartışmada beni yendi.”
24.Dâvûd dedi ki: “Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle o sana haksızlık etmiştir. Gerçekten de ortakların, bir toplulukta yaşayanların çoğu kesinlikle birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edenler ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimseler haksızlık etmezler. Ama onlar da ne kadar azdır!” Ve Dâvûd, Bizim kendisini birtakım sıkıntılarla imtihan ederek arı-duru hâle getirdiğimize/olgunlaştırdığımıza kesin kanaat getirdi ve anladı. Hemen Rabbinden bağışlanma diledi, ortak koşmaktan uzak olarak yere kapandı ve döndü.
25.Biz de o’nun için bunu bağışladık/Biz de o’nu bağışladık. İşte böyle! Şüphesiz yanımızda o’nun için bir yakınlık ve güzel bir dönüş yeri vardır.
26.Ey Dâvûd! Gerçekten Biz/biz seni bu yerde eski yöneticinin yerine yönetici yaptık. O hâlde insanlar arasında hak aracılığıyla, haksızlık ve kargaşayı engelleyip adaleti sağla. Keyfe, arzuya uyma. O takdirde seni Allah’ın yolundan saptırır. Kesinlikle Allah yolundan sapanlar; hesap gününü umursamadıklarından kendileri için çok şiddetli bir azap vardır.
(Sad 21-26)


Ayetlerde, Davud peygamberin yanına gelen kalabalık bir gruptan bahsediyor. Bu insanların içinden birisi davasını görmesi için Davud peygambere başvuruyor. Hak ile hüküm vermesini istiyor. Hâkimlik yapmasını istiyor. Pasajdan anlaşılan Davud peygamber hak ile hükmünü veriyor.
İşte tam da bu noktada Kuran mesajı ile örtüşen iki önemli arkeolojik bilgiyi aktarmak istiyorum:


Davud’un Evi

a-Mesha Stele - Mesha Dikilitaşı

Yakın zamanda Fransız bilim adamı Andre Lemaire tarafından, Biblical Archaeology Review adlı dergide “Davut’un Evi” ile ilişkili bir keşfi bildirdi. Yazının başlığı şimdiye kadar eski Filistin’den çıkartılan en büyük yazıt olan Mesha Stele (Moabite Stone olarak da biliniyor) idi. 1868’de Dibon harabelerinde bulunan ve daha sonra kırılan bazalt taş, sonunda Louvre’a getirildi ve Lemaire üzerinde 7 yıl araştırma yaptı. Lemaire’nin vardığı sonuç: “Davud’un Evi” ifadesi yazıtta yer almaktadır. Tel-Dan parçasında olduğu gibi bu yazıt da, düşmanı olduğu İsrail’e karşı zaferle övünen ve İncil’de ismi geçen Mesha’nın Kralı Moab’a ait. Lemaire yazılanları çözmek için uzun uğraşlar verdi ama yaptığı keşifle 9. yüzyıla ait Davud’un hanedanlığını anlatan iki tane referansı ortaya koydu”7 açıklamaları yer almıştır.


b-Tel-Dan Tableti
1993 yılında Galile Denizinin kuzeyinde, Suriye – Lübnan sınırındaki Hermon dağında, antik Tel-Dan kentinde(tel: höyük demektir) arkeologlar bir kazı sırasında bazı tabletler ve yazıtlar buldular. Bu tablet arkeolojik bir çalışmanın dışında, dinler tarihini ilgilendiren bir öneme sahipti. Kitabı Mukaddes dışında -Ebla Tabletlerinden sonra- ilk kez bir peygamber ismine rastlanmıştı. Bu keşif “Tel-Dan Tableti” olarak ünlenmiştir.
Time dergisinin 1993 yılı Aralık 18. sayısında bu paha biçilmez değerdeki tablete geniş yer verilmiş ve bu buluşun ne derece önemli olduğunun açıklandığı bir makalede kısaca şu anlatılmış:
1993 yılında Hebrew Union Kolejinden Avraham Biran ve Hebrew Üniversitesinden Joseph Naveh “Davut’un Evi” ve “İsrail’in Kralı” ifadelerini içeren bir yazıt bulduklarını ilan ettiler. M.Ö 9.yüzyılda yani Davud’un hükümdarlığından yalnızca 1 yüzyıl sonrası yazıldığı belirlenen yazıt, bir komşu kral tarafından İsraillilere karşı bir zaferi anlatıyor.8
Tablette yazan İsrail’in Kralı Davud’un Evi ifadesi dikkat çekici bir şekilde Sad suresi 21.nci ayetteki “mihrab/Davud’un özel evi” ifadesi ile örtüşmektedir. Davud peygamberin bir süre Hermon dağında bulunan Dan kentinde yaşadığı anlaşılıyor.

Tabletteki Davud’un Evi sözü; sadece İsrail değil, Levant’daki (Doğu Akdeniz) tüm insanlar tarafından sıkça kullanılan, belirli bir hanedanı tanımlamak için kullanılan kalıplaşmış bir terimdir.9

Buradan da anlaşılıyor ki; Davud’un evi, ifadesi özel mülk anlamında değil de kamu işlerinin görüldüğü makamı, ofisini ifade ediyor. Dan kentinde yapılan arkeolojik kazılarda kral ya da hakimin oturduğu düşünülen platform bulunmuştur.10 Tel-Dan kentinin Arapça adının Tel el-Qadi yani Hakim Höyüğü olması da oldukça dikkat çekiyor.


Sad suresi 21.nci ayette “tesevveru” ifadesi geçiyor. (tesevveru: السّور [tesevveru=sûr], “yüksek duvar”, تسوّر [tesevvür] de, “yüksek yere çıkmak” demektir.) Ayette davacıların yüksek duvarı/suru tırmanarak Davud’a ait mihrab/Davud evine gelmesi anlatılıyor. Dan şehrini çevreleyen taş duvarların 10-15 metre kadar yükseklikte olduğu bildirilmiştir.11 Resimlerde görüldüğü gibi davacılar Davud peygamberin yanına ancak tırmanarak gelmeleri gerekiyor. Demir Çağı Dan şehir kapısı ve duvarlarının temsili resmi görülüyor.


Sürü Halinde Kuşların Boyun Eğmesi
Davud peygamberin emrine kuşların verilmesi konusu da Davud peygambere özgü bir durum değildir. Dağlar tüm insanların hizmetine sunulmuştur. Bir başka ifade ile dağlardan yararlanmak isteyenler ancak doğa yasaları dediğimiz yasalara uyduğunda istifade edebilir. Bu yasaların dışına çıktığında yararlanamaz.
Kuşların Davud peygambere boyun eğmesi, diğer insanların kuşlardan yararlandığı gibidir. Burada dikkat edilecek nokta, Davud peygamberin kuşları hangi amaç için kullandığıdır.
Davud peygamberin İsrail’in kuzeyinde Hermon dağının eteklerinde ki Tel-Dan şehrinde yaşadığını ve dağlardan maden çıkararak işlediğini belirtmiştik. İsrail’in kuzeyinde Celile yakınlarında bulunan Hula Vadisinde göçmen kuşların konakladıkları kuş cenneti bulunmaktadır.
İsrail ve özellikle Celile, Avrupa ve Asya’dan Afrika’ya uzanan ana göç yolunun üzerinde yer alır. Yılda iki kez olmak üzere ilkbaharda ve sonbaharda beş yüz milyon göçmen kuş İsrail’in üzerinden geçiyor. Bu kuşların büyük bir kısmı Celile’deki Hula Vadisinde konaklıyor. 350 türden yüz binlerce kuş, kışı burada geçiriyor. Sonbahar ve kış aylarında Hula Vadisi, dünyadaki en büyük turna yoğunluğuna ev sahipliği yapıyor. Dünyadaki turnaların yüzde 20’si İsrail’de Hula Vadisinde konaklamaktadır. Turnaların güneye göç etmesi Aralık ayının ortasından Mart ayının ortasına kadar sürüyor. Günümüzde Hula vadisinde kuş festivali düzenlenmektedir.12

Davud peygamber bulunduğu bölgedeki çevreyi, kuşları incelemiş onlardan bir şekilde yararlanmıştır. Tarihte posta güvercinlerinin varlığı bilinmektedir. Su kuşlarını gözleyerek su kaynaklarına ulaşılabilir. Avcılık için de kuşlar beslenmektedir. Uçak, planör yapımında da kuşlardan esinlenilmiştir.
Kuşlarda yeryüzünün manyetik alanını algılayan özel bir sistem olduğu keşfedilmiştir.
Kuşlar manyetik alan çizgilerini takip ederek yönlerini bulurlar. “Kuşların üç çeşit pusulaları vardır: Yıldız, güneş ve manyetik pusula. Bunlar birbirinden bağımsız çalışıyor. Manyetik pusula da sorun yaşalar bile güneş ve yıldız pusulası onlara yardımcı oluyor.”13
Davud peygamberin yaşadığı dönem dikkate alındığında Davud peygamber; haberleşme, su kaynaklarına ulaşma gibi temel işler için kuşlardan yararlanmış olmalıdır.

Tarihi veriler ve yukarıdaki ayetler ışığında; Davud peygamberin Allah’ın kendisine verdiği; hikmet, fasl-ı hitap yani hükümleri açık ve kesin olarak bildirmesi ile elçiliğini, hâkimliğini, yöneticiliğini hakkıyla yaptığını anlıyoruz. Onun bilgisi ile dağları boyun eğdirmesi yani dağlardan türlü şekillerde yararlanması, demiri işlemesi, savunma amaçlı zırhlar oluşturması ile güçler sahibi olduğunu en iyi şekilde göstermiştir.

Kur’an kıssalarının arkeoloji ile kontrol edilmesi, sağlamasının yapılmasının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Allah’ın Kur’an’da kıssalardan bahsetmesi bizim hikâye dinlememiz için değildir. Bu kıssalardan dersler çıkarmamız, ibretler almamız istenmektedir. Bu konu gerçekten çok önemlidir.




                                                                                                                                      Hakan KAYILI
                                                                                                                                      24.02.2018




Kaynaklar:

1- http://dergipark.ulakbim.gov.tr/cusosbil/article/viewFile/5000001195/5000001886 - (1. syf)
2- http://www.ancient-origins.es/noticias-historia-arqueologia/%C2%BFlas-once-tribus-israel-pol%C3%A9mico-descubrimiento-revela-que-la-tribu-dan-podr%C3%AD-haber-estado-formada-003939
3- http://qeiyafa.huji.ac.il/gallerymetal.asp
4- http://arsiv.mmo.org.tr/pdf/00000239.pdf
5- https://www.wikizero.com/tr/Israil
6- http://www.istekuran.net/tebyin-ul-kuran-nuzul-sira/38-sad-suresi.html
7- http://serdarcelikler.blogspot.com.tr/2014/04/kral-davutun-evi.html
8- Time, Dec. 18, 1995 “Are The Bible’s Stories True?”
9- http://www.inplainsite.org/html/kings_of_israel.html#David
10- https://biblewalks.com/sites/TellDan.html
11- https://biblewalks.com/sites/DanCanaaniteCity.html
12- https://www.haaretz.com/israel-news/culture/1.5432357
13- http://t24.com.tr/haber/elektrikli-aletler-kuslarin-yonunu-sasirtiyor,257911




Anahtar Kelimeler: Davud’un Evi, mihrab, Hermon dağı, Tel-Dan, Tel-Dan tableti, Mesha Stele, Ramim dağı, Khirbet Qeiyafa, Demir çağı, Lübnan sediri, Hula vadisi.





Resimler



Mesha Dikilitaşı


Tel-Dan Tableti (Davut’un Eviifadeleri)


Tel-Dan Tabletinin bulunduğu ev




Dan şehir duvarlarını gösteren bir çizim.




Dan Şehri yüksek duvar kalıntıları (Tel-Dan)




Antik Dan Kenti yüksek duvar kalıntıları 



Hakimin kullandığı kürsü



Dan Kenti İsrail'in Kuzeyinde Hermon Dağı eteklerinde yer alır.


Tel-Dan Şehrinde bulunan metal aletler



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder